Milletvekili aday listeleri, seçim beyannameleri, mitingler, televizyon programları derken siyaset sahnesi bir hayli hareketlendi. İttifakların ve partilerin birbiri ardına gelen açıklamaları, karşılıklı salvolar arasında dikkatlerden kaçmaması gereken gelişmeler de yaşandı.
Bunlardan birincisi, kamuoyuna yansıdı. Diğerini ise ben çok yönlü tartışmaya açmak istiyorum. Zira konuya bazı yönleri ile değinenler de oldu.
Önce ilk husustan başlayalım...
Yüksek Seçim Kurulu, seçime girmeme kararı kesinleşen HDP'nin sandık kurullarında görev alamayacağına hükmetti. Her ne kadar PKK terör örgütünün sandığı tesir altına alma, seçmeni sindirme, yıldırma gücü azalsa da HDP tipi partilerin sandık çevrelerinde örgütlenmeleri de her zaman mümkün olabiliyor. Öyle ki hakkındaki kapatma davası son düzlüğe giren HDP, kendine taşıyıcı siyasal anne de buldu. Yeşil Sol Parti! Bu oluşum bile 14 Mayıs'taki seçimler öncesi sandıklara yönelik hazırlıklara başlamış durumda. Seçime ilk defa gireceği için sandık kurulu üyesi olmayan Yeşil Sol Parti, her sandıkta bir müşahit ve sandık kurulan okullarda bir avukat bulundurmayı planlıyor!
Ayrıca, Siyasi Partiler Yasası'na göre, son genel seçimde ilk 5 sırada bulunan partiler, sandık kurullarına temsilci gönderebiliyor. Yurtdışı ise tek seçim çevresi olarak kabul ediliyor. Ülke genelinde son seçimde ilk üç sırayı paylaşan siyasi partiler yurt dışı sandık kurullarında temsilci görevlendirebiliyor. YSK'nın son kararı ile birlikte yurt dışı sandık kurullarında HDP'nin yerine, MHP temsilci bulunduracak.
Buraya kadar olan hukuki çerçeve sanırım net. Zira sandık güvenliği ve seçmenin hür iradesinin oy pusulasına yansıması son derece mühim.
***
Benim merak ettiğim hususa, yani ikinci başlığa bakacak olursak...
Milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların yüzde 3'ünden fazlasını alan siyasi partilere her yıl ocak ayı içinde devlet yardımı yapılıyor. Bu tutar, genel seçimlerdeki geçerli oylar esas alınarak partilerin kazandıkları oyla orantılı olarak ödeniyor.
İlaveten...
Yardıma hak kazanan siyasi partilere, milletvekili genel seçiminin yapılacağı yıl üç katı ödenek tahsis ediliyor. Ödemeler, YSK'nın seçim takvimini ilanını izleyen 10 gün içinde tamamlanıyor.
Ve şimdi gelelim bam teline...
HDP kapatma davası sürüyor. Anayasa Mahkemesi bu kritik davanın, 14 Mayıs Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi sonrasına bırakılması istemini daha önce reddetti. HDP'nin ek süre talebini ise kabul ederek sözlü savunma için 11 Nisan'a gün verdi. Fakat HDP, seçim dönemi yoğunluğu bahanesiyle 11 Nisan'da sözlü savunma yapmasının imkânsız olduğunu ileri sürdü ve savunmadan imtina etti.
Bu veriler ışığında...
Hazine yardımına konulan ihtiyati tedbiri AYM tarafından kaldırılan ancak seçime girmeyeceği açık olan HDP'ye, seçim dönemine özgü ekstra Hazine yardımı ödenmesi doğru mu? Mevzuata göre, her yıl rutin olarak 10 Ocak'ta ödenen bir tutar zaten var. Yardım miktarı bu yıl HDP için 179,85 milyon lira. Yani, Siyasi Partiler Yasası'ndaki şartları taşıdığı varsayımıyla aldığı Hazine yardımı bu kadar. Peki, seçim nedeni ile olağan yardımın iki katına denk gelen ilave 359,7 milyon lira, seçime girmeyecek bir partiye niçin ödensin ki?
Hatta bir adım ileri giderek söyleyelim...
Örneğin Hazine seçime endekslenen yardım tutarını bloke ederek, bu konunun yargıya intikalini ve o noktada da içtihada bağlanmasını sağlayamaz mı?
Veya...
Hazine yardımının amacına uygun kullanılıp kullanılmadığı, paravan bir başka partiye aktarılıp aktarılmadığı devletin ilgili birimlerince takip edilemez mi?
Bence, çok yönlü düşünmeye değer!