Asrın felaketinin ilk anlarından itibaren sergilenen milli dayanışma ruhunun sürekliliği ve devlete duyulan güvenle birlikte canlı tutulması çok önemli. Laf değil! Biz, gerçekten büyük bir milletiz ve binlerce yıllık devlet geleneğinin mirasçılarıyız...
Büyük bir afet anında, oturduğu yerden konuşanlara, muhalefet etmek için fırsat kollayanlara tanık oluyor ve aslında şaşırmıyoruz. Ben, Kahramanmaraş'taki gözlemlerimden hareketle kriz yönetimi için bir liste çıkardım. Evet, bunların tamamına yakını devletin görevi. Ve kurumlar gerçekten ciddi bir uğraş içinde! Ama... Devleti ve yöneticilerini yargısız infaza tabi tutanların, bu ülkeyi zerrece seviyorlarsa durup düşünmeleri de gerekiyor. Zira yıkımın yaygınlığı, şiddeti ve büyüklüğü, işlerin bilgisayar oyunundaki gibi geliştiği anlamına gelmiyor. İnsan faktörüyle başlayan, birçok beklentinin süratle karşılanması istenen fakat herkesin aklına göre çalışmaması zaruri olan bir durum söz konusu.
Unutmadan... Her kim ne söylüyor ve ne yapıyorsa... Kendi vicdanı ve sorumluluğu gereği yapıyor. Kimse, Cumhurbaşkanı için bir şey yapmış veya yapmamış olmuyor!
Gelelim kriz yönetiminin karmaşık bilançosuna...
Kriz masasının toplanması, afetin büyüklüğünün tespiti
Arama kurtarma ekiplerinin hazırlanması ve deprem bölgesine sevki
Yabancı uzmanlarla koordinasyon için dil bilen eleman görevlendirilmesi ve bu ekiplerin temel ihtiyaçlarının karşılanması
İş makineleri ve jeneratörlerin tedariki
Konteynır, battaniye, ısıtıcı temini ve ihtiyaç sahiplerine hızla dağıtımı
Engelli ve yaşlılar için barınma-bakım imkanı sağlanması
Sağlık ekiplerinin olay yerine intikali
Sahra hastanesi kurulması
Yeterli sayıda ambulans gönderilmesi
Depremzede ve yaralı tahliyesi için hava köprüsü kurulması, denizden sevk kabiliyetinin harekete geçirilmesi
Depremzedelerin sağlam kamu binalarıyla, kamuya ait kapalı mekanlarda geçici barınmasının temini
Salgın riskine karşı yeterli aşı stoku bulundurulması ve hijyen önlemlerinin alınması
Kronik hastalara ilaç dağıtımı
Kesintisiz iletişime geçilmesi
Vatandaşların ve sahada çalışan personelin yemek ihtiyaçlarının karşılanması
Sürekli yakıt tedarik edilmesi
Asayişin sağlanması, yağma ve hırsızlık olaylarının önlenmesi
Elektrik, doğalgaz, su şebekesinin çalışır hale getirilmesi
Seyyar tuvaletler kurulması
Çevre temizliğinin yapılması
Depremzedelere psikososyal destek verilmesi
Çocukların korunması ve travmadan uzak tutulması
Etkili işleyen bir ihbar hattının saha ile entegre edilmesi
Şehir dışına çıkacak vatandaşlara seyahat ve barınma olanağı verilmesi
Kimlik tespiti ile cenaze, morg ve dini hizmetlerin gerçekleştirilmesi
Uluslararası yardımlar dâhil her türlü bağış ve desteğin koordinasyonu
Yolların onarımı
Kamu binaları, enerji tesisleri, barajlar ve havalimanlarının kontrolü ile hizmete hazır tutulması
Dezenformasyonla mücadele
Deprem bölgesindeki yerli ve yabancı medya için yayın yerleri belirlenmesi
Hasar tespiti
Acil yardım ödemelerinin başlatılması
Vergi, sigorta, kredi borçları ile su, telefon ve elektrik vb faturaların ertelenmesi
Hukuki soruşturma açılması ve sorumluların tespiti
Çürük bina yapanların/ yaptıranların sınırlardan firarların önlenmesi
Enkazın kaldırılması
Özel eşyaların ev sahiplerine veya aile yakınlarına teslimi
Yeni kent planlaması yapılması
Eğitim hizmetlerinin normale döndürülmesi
Hayatın olağan akışına geçilmesi ve bu süre boyunca deprem mağdurlarının yanlarında durulması!
***
BAYKAL... BİR DEVRİN SONU!
Merhum Deniz Baykal, televizyon programı yaptığım dönemde yakından tanıma fırsatı bulduğum bir siyasetçi ve devlet adamı idi. Gazetelerin Ankara temsilcilerinin önemini ve değerini bilir, ona göre iletişim kurardı. Hitabeti etkileyici, siyasi mesaisi ise nev'i şahsına münhasırdı. Yerli ve milli bir insandı. Dinin esaslarına hâkimdi ve inancının gereğini kendi çizgisinde yaşardı. Ekipçi ve haliyle hizipçiydi. Bu nedenle de mücadele insanıydı. Kaybederken bile kazanmayı bilirdi. Bu hesabı bir tek, FETÖ'nün büyük kaset kumpasında tutmadı ve CHP'nin bugün içine düştüğü durum biraz da bundan kaynaklandı!
3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılmasına vesile olması ise demokrasi tarihine geçti. Ama yerleşik CHP zihniyeti onu hep yargısız infaza tabi tuttu. Bence Baykal, -öngörüsü ne olursa olsun- doğrusunu yaptı.
Deniz Baykal'ın vefatı ile bir devir de kapandı. Allah rahmet etsin.