Yarın, 12 Şubat... Kurtuluş Savaşı'nın kaderini tayin eden ve madalyalı tek şehir olan Kahramanmaraş, işgalci güçlere karşı gösterdiği direnişi inşallah, büyük afet sonrası yeniden ayağa kalkmak için de gösterecektir...
Depremle ilgili hemen herkes bir kesit üzerinden genelleme yapmakta, olup biteni ise görüp duyduklarından ibaret zannetmekte. Aynı hataya düşmeden, titizlikle bir durum raporu çıkaralım. Bunun içinde... Vatandaşın tepkisi ve teşekkürü de var, alandaki koordinasyonun eksi ve artıları da... Maalesef yağma olaylarına ilişkin artan ihbarları da bilançoya eklemek durumundayız.
Resmi kaynaklardan dinlediklerimiz, vatandaşların anlatımları ve gözlemlerimiz bize gösterdi ki... "İYİ, KÖTÜ, ÇİRKİN" tablosu ile karşı karşıyayız! Depremin en sert vurduğu illerden biri olan Kahramanmaraş özelinden hareketle, örneklendirerek gidecek olursak...
Aynı anda 10 ilin birden sarsılması, birbirinin yardımına koşacak kentleri paralize etmiş.
Benzeri görülmemiş büyüklükte iki sarsıntının art arda yaşanması ise kamu yöneticilerindeki ilk şokun boyutunu artırmış.
Depremin ardından GSM şebekesinin çökmesi, elektriğin kesilmesi koordinasyonu geciktirmiş.
Afetzedelere yardım edecek uzmanların veya ailelerinin de enkaz altında kalması, ekiplerin bir araya gelmesini güçleştirmiş.
Ağır kış şartları, önemli yollarda yarıklar oluşması lojistik desteğin hava ve kara hızını aksatmış.
Ama en önemlisi... Ölçeği nispeten küçük ve daha kısa süre içinde kontrol edilebilir olan son dönemdeki doğal afetlerde devletin müdahale başarısı referans alınmış. Evleri yıkılan vatandaşlarda "Hemen arama kurtarma ekipleri ve iş makineleri gelecek" beklentisi oluşmuş!
Afet yönetimi ile ilgili tüm kurum ve kişilerin doğrudan AFAD'a bağlı olmadığını, AFAD'ın bir üst organizasyon merkezi olarak çalıştığını vatandaş geç fark etmiş. Yıkımın ilk saatlerinden itibaren AFAD'ı karşısında göreceğini uman afetzedeler hayal kırıklığına uğramış!
Depremi, siyasi istismar aracı yapan kimi muhalefet belediyeleri, vinç ve kepçeden önce sahadan tepki manzaraları yayılsın diye internet servisi götürmüş.
CHP'li çevre belediyeleri de organize olup CHP'nin yönettiği Hatay'ın imdadına 10-12 saatte yetişmeyi becerememiş. Onlar da Genel Merkez'den veya Ankara'dan talimat beklemiş. Örneğin İzmir, Muğla, Antalya, Mersin belediyeleri itfaiyecilerini derhal yola çıkaramamış.
Gerçek kahramanlar ise arama kurtarma ve UMKE ekipleri... TSK, jandarma, emniyet, maden işçileri, itfaiyeciler ve yabancı ülkelerden gelenler. Her birine şükran borçluyuz.
Afet idaresinde "aşırı organizasyon yapısı" kurulmuş. 10 ilden sorumlu vali, koordinatör vali, il valisi derken... Kriz masası telefonla talimat odasına haline gelmiş. İşler, alandaki personelin kabiliyetine kalmış.
Lakin... Başarılı örnekler de umut vermiş. Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesine, koordinatör olarak gönderilen Karaman valisinin daha önce bu ilçede kaymakamlık yapmış olması avantaj sağlamış. Vali Tuncay Akkoyun, OHAL yetkisini depremin ilk günü kullanmış ve zincir marketlere el koymuş. Birer polis ve öğretmen gözetiminde, vatandaşlar sıraya girip acil ihtiyacını temin etmiş, aç kalmamış. Yardım tırları bekletilmemiş. İçindeki malzemeye göre hızlıca dağıtımlar yapılmış. İkinci gün bir eczane açık tutulmuş, kronik hastaların ilaçları verilmiş. Ve takdire şayan ki... "Çocuğum çölyak hastası" diye başvuran anne için glutensiz yiyecek getirtilmiş.
Askerimiz disiplini, kriz ortamını sevk ve idare yeteneği ile yine milletimizin güvenini kazanmış.
Yardım malzemelerine gelince... Yüce gönüllü milletimizle gurur duyuyoruz. Ama ihtiyaçtan kat be fazlası yollanmış. Tırların şehre girmesi de sorun, kolilerin indirilmesi ve dağıtımı da.
Yemek ve kumanya kutuları maalesef çöp dağları yaratmış. Hijyen sorunu başlamış.
Gönüllü bazı kuruluşlar artık kafasına göre çalışır hale gelmiş ve enkaz çevresinde gereksiz kalabalık birikmiş. Yani alanın sadeleştirilmesi gereği doğmuş.
Üzgünüm ki... Maraş'ın gözü tok insanlarının dışında, yağmacı birileri türemiş. Artık bu namussuzlar için "vur emri" talep edilir olmuş!
Yazacak daha çok şey var.
Ama gün, "Birlik ve Dayanışma Günü!" Allah milletimizin yardımcısı olsun, devlete zeval vermesin. Ve Cumhurbaşkanımızdaki morali, çalışma hırsını, en yukarıdan en aşağıya kadar tüm ekibine yansıtsın.