Salı ve çarşamba... İki gün, iki ayrı grup toplantısı. Bir yanda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önceki günkü konuşması ve suçlamaları ...
Diğer yanda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın birinci muhalefet partisinin iddialarına ve etik bunalımına dair, muhatabının üslubu ile orantılı tepkisi, hatta sert sözleri...
Öncelikle şunu kayda geçirelim...
CHP'nin başını çektiği siyasal ve siyaset dışı bir muhalif grup, seçili konu ve kişilere yönelik ataklarını sürdürmeye kararlı görünüyor.
Toplum psikolojisinin hassasiyetini, pandemi sürecinin özgün güçlüklerini de iletişim stratejisinin içine katan bu odaklar, değişken gündem oluşturup birden çok hedefe yüklenerek hemen hepsini meşru müdafaada bırakmayı amaçlıyor.
Bu yaklaşım tarzı, ilk duyduğuna inanmaya meyilli bir kitleyi manipüle edebildiği gibi kritik konumdaki kişileri de asli işlerinden uzaklaştırmayı, dikkatini ve enerjisini dağıtmayı da içeriyor!
Bilhassa...
Siyasi kimliği bulunmayan, kamu görevlilerine açıktan ve çarpıtan bir dille yüklenilmesi bilinçli bir tercih olarak ortaya çıkıyor.
Örneğin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un veya eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay üyesi İrfan Fidan'ın, CHP tarafından gün aşırı gündem yapılmak istenmesi karşısında, bu isimlerin Kılıçdaroğlu ve adamlarıyla polemiğe girmesi, devamlı cevap vermesi mümkün mü?
Bir partinin genel başkanının, kendisiyle söz düellosuna girmesi yadırganacak olan devletin üst düzey mensupları hakkında yıpratıcı ve ısrarlı beyanlar vermesi kabul edilebilir bir durum mu?
Farklı ve ertelenmiş siyasi hesapların, hayal kırıklığına uğratılan planların, kimi şüpheli ilişkilerin deşifresinden kaynaklanan kızgınlıkların, belirli devlet memurları ve yargı üyeleri üzerinden görülmeye çalışılması başlı başına bir mesele değil mi?
***
Belli ki CHP yönetimi, 2013- 2016 yılları arasında medet umduğu, demokrasimiz açısından travmatik, muhalefetin dört elle sarılması nedeni ile utanç vesikasına dönüşen olaylardan kolay yollu iktidar devşirmeyi başaramadığı için buna engel olan bir kişiye "itibar saldırısını" sürdürmekte kararlı!