Tarihi tecrübe bize gösteriyor ki Anayasa Mahkemesi (AYM), hukuk düzeninde "istikrarın, öngörülebilirliğin ve sürdürülebilirliğin" merkezi olabildiği gibi "sürprizlerin, siyasal sonuç doğuran kararların, vesayetin" de merkezi haline gelebiliyor.
Güncel şartlar altında...
AYM'nin, anayasanın ve yasaların çizdiği çerçeveye bağlılığı kadar, değerli üyelerinin "kişisel yorum ve ilişkilere" değen yönleriyle de değerlendirilmesi şaşırtıcı bulunmamalı.
Bu tespitler ışığında...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'ın Yargıtay'a üye seçilmesini, Yargıtay kontenjanı üzerinden AYM üyeliğine aday gösterilmesini spekülasyonların parçası olarak değil de görünür geleceğin berraklaşması olarak yorumlamak da yadırganmamalı!
Yani...
Karnından konuşan çevrelerin bu sıralar AYM'ye biçtiği rolün, her fırsatta duyulan ve Mahkeme'nin iradesi dışında seyreden algı çarpıtmasının giderilmesi adına, Fidan'ın birikimine ve sağlayacağı katkıya odaklanmakta yarar var.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
***
DÖVİZ GELİRİ AMA NASIL?
2021 yılının ekonomi alanında en önemli konularından biri de "rezerv biriktirme" politikası olacak. Dövize olan ihtiyaç; kur oynaklığının giderilmesi, enflasyonun kontrolü, faizlerin makul seviyede tutulmasıyla da bağlantılı.
O halde...
Yılbaşı başta olmak üzere, sokağa çıkma kısıtlaması boyunca ülkemize gelecek ve döviz bırakacak yabancılara sunulan hizmetler yeniden planlanmalı.
Örnek mi?
İşte size kış turizmi...
Erciyes'e, Uludağ'a, Palandöken'e Ukrayna, Rusya, Çekya, Polonya'dan gelecek turistlere, "Teleferikler açık ama kafe-restoran hizmetimiz yok!" denebilir mi?
Tablo bu kadar hassas iken...
İçişleri, Sağlık, Turizm bakanlıkları arasında top dolaştırmanın da âlemi yok.
Şu ana dek...
Mantıklı gerekçeler karşısında mülki idarenin Ankara'da sergilediği duyarlılığın turizm merkezlerine de yansıması memleket ödevinin ta kendisi...
***
S 400 MESELE Mİ, ÇÖZÜM MÜ?
Milletlerin asırları aşan yolculuğunda kritik dönüm noktaları vardır. Ya eşik atlarsınız ya da yörünge devlet olarak kalırsınız.
Türkiye, tarihin akışının şekillendiği günümüzün kaotik şartlarında milli çıkarlarına göre yeni ve zorlu pozisyonlar almakta.
Rusya'dan tedarik edilen S 400 hava ve füze savunma sistemi de böyle bir karar.
Küresel silah tekellerinden ve dayatmalarından kurtulma...
Hısım saydığınız ülkelerin hasım olabilme potansiyeli.
Savunmada milli kabiliyet geliştirilinceye kadar alternatif üretme becerisi...
Özetle...
Türkiye'yi global süper lige taşıma gayretinin, karşı karşıya gelinen ülke ABD de olsa yeni ve özellikli bir ilişki dönemini başlatacağı hafızadan hiç çıkarılmamalı.
Ama...
Bu çaba, bir dönem Suriye'deki DEAŞ unsurlarının Kilis'e attığı roketleri (Katyuşa) S 400'le durduracağız mantığına da indirgenmemeli.
Ortada...
Stratejik sonuçları olan bir tercih söz konusu. Ve bu sürecin yönetimi de devlet aklı, uyumu ve kararlılığı gerektiriyor!