Takvimlere yeni bir gün daha eklenmesinin heyecanı ve gururu içindeyiz..
"Ayasofya Günü"dür bu!
Ayasofya: Kutsal Bilgelik...
Tarihin, doğru mecrada akışının tesis edildiği günün adıdır Ayasofya Günü...
Kutsal Bilgeliğin, cami ruhuyla mana kazanarak nirvanaya çıktığı günün adıdır Ayasofya Günü...
İstanbul'un ebedi sahiplerinin prangaları kırdığı günün adıdır Ayasofya Günü...
Fethin felsefesi ile Lozan'daki çıkışın mutlak olarak örtüştüğü günün adıdır Ayasofya Günü...
Tam bağımsızlık iddiasının en güçlü şekilde tescillendiği günün adıdır Ayasofya Günü...
Ve nihayet!
Türklerin, kıyamete kadar İslam'ın sahibi ve muhafızı olduğunun tüm kalplere bir kez daha mühürlendiği günün adıdır Ayasofya Günü!
Teşekkürler Recep Tayyip Erdoğan...
***
Berat Albayrak'a dair gözlemler...
Daha ilk günden,
Radarlarına aldılar.
Sürekli açık aradılar.
Her bahaneyle taarruz ettiler.
Kendisinin...
İnanmışlığı, inatçılığı, adanmışlığı var.
Akıllı seyir füzesi gibi...
Hedefe kilitlendi mi, netice alıncaya kadar devam ediyor!
Yazılımına gelince...
İmanı, aile değerleri, yetişme şartları, idealleri ile biçimleniyor.
Ankara ile tanıştığı andan itibaren "güncellenen yazılımında" ise...
Devlet dinamiklerinin gerçekleri, siyasetin özgün koşulları, değişen dünya şartları ve milletin makûs talihini değiştirme arzusu bulunuyor!
Bu, hiç bitmeyecek bir mücadele adeta!
Neden?
Çünkü "Hak ile Batıl"ın güncel hesaplaşması da ondan.
Bundan 15-20 yıl sonrasından bakıldığında...
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, gelecek nesiller için öğretilmiş çaresizliğe karşı duruşun simgesi olarak okunacak...
Çok daha önemlisi...
Yaptıkları veya yapamadıkları ile değil, "yapmak istedikleri" ile yorumlanacak!
***
Son Kurultay! Ve izahı gereken konular...
Bugün, CHP'nin 37. Olağan Kurultayı'na ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisine dair yeni tasarımına tanık olacağız. Son 10 yılda, "kaybederken bile kazanmanın mümkün olduğunu gösteren" Kemal Bey, er ya da geç açıklaması gereken ağır bir siyasi bagajla son viraja giriyor...
Kılıçdaroğlu...
Milli kimlikli siyasetçi Deniz Baykal oyunun dışına itilirken, Mayıs 2010'da genel başkan adaylığı fikrini kim ya da kimlerden aldığını, başlangıçta destek gördüğü efsane Genel Sekreter Önder Sav'ı tasfiye ederek CHP'yi hangi projeler adına dönüştürmek istediğini,
Enis Berberoğlu'nun mahkumiyetine giden süreçte, muhtelif görüntülerin FETÖ'den nasıl ve hangi aracılarla temin edildiğini, servis edilme biçimini belirlerken neyi hedeflediğini,
Muharrem İnce'yi merkezine alan, "Külliye'ye giden CHP'li" senaryosunun kimler üzerinden kamuoyuna pazarlandığını, medya ayağının nasıl ve ne karşılığı sessizliğe büründürüldüğünü,
HDP ile ne tür vaatler kapsamında açık ve örtülü işbirliğine girildiğini, bu oyunu kendisi adına dışarıdan kimlerin kurguladığını açıklamak durumunda...
Yoksa...
1959 Kurultayı'nın nostaljisi ve sembolizmi bir yere kadar!
İstanbul seçimini almanın rüzgarı da bir süre idare eder!
Zira mesele tabana yutturulduğu şekliyle Erdoğan veya AK Parti karşıtlığı kadar, bu şahsileştirme politikası üzerinden Türkiye'nin istikametini de çevirme projesidir!