Yeni tip koronavirüs salgını fiziksel mesafeyi zorunlu kıldığı için gerek kamuda gerek özel sektörde işlerin sürdürülebilirliği ve bilhassa koordinasyonu her zamankinden fazla önem kazandı.
Bilindiği gibi devlet yönetimi mazeret kaldırmaz. Mesela bugünkü gibi kritik dönemlerde hasta yatağı veya yoğun bakım imkanlarının yeterli olup olmadığına bakılır, "Ama" ile başlayan savunma cümleleri kabul görmez. Vatandaş, sadece tedaviye erişip erişemediği ile ilgilenir. Yani olağan anlara dair izahatlar, olağandışı şartlarda anlamını yitirir.
Türkiye'nin Kovid19'la mücadelesi, sağlık altyapısını önceleyen, hekime ve ilaca erişimi kolaylaştıran politikaların doğruluğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Evet, her sistemin eleştirilebilir yanları, uygulamadan kaynaklanan problemleri olabilir. Lakin "esas olan neticedir" ve bu açıdan Türkiye iyi bir sınav vermektedir.
***
Yakın zamana kadar Türk hekimlerinin kırgın, yer yer şikayetçi ve bazen de sahipsiz olduklarına ilişkin yakınmalarına özel ortamlarda tanık oluyorduk. Pandemi sürecindeki devlet adamlığı duruşu, hekimler ve hocalar ile sağlık politikasını oluşturan siyasi iradeyi bir nebze de olsa birbirine yakınlaştırdı. Can kurtarmak için canını hiçe sayan kahramanların varlığı önyargı duvarlarını yıktı. Sağlıkta şiddet yasasının yürürlüğe girmesi, gözü pek çabaların ve uykusuz gecelerin mutlak karşılığına denk düşmese de ek ödeme kararının hayata geçmesi, bu özellikli günlerdeki işbirliği sayesinde mümkün oldu.***
Önceki gece Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile gerçekleştirdiğim sohbet hem düne ilişkin olgulara hem bugüne ilişkin gerçeklere hem de geleceğin dünyasına yoğunlaşan bir beyin fırtınasına dönüştü.