Yeni tip koronavirüsle mücadele süreci, toplumun her seviyede arzu ettiği işbirliği ve dayanışmayı ortaya çıkardığı gibi "ertelenmiş hesapları olan çevreleri" de deşifre etti.
"Ne idi o hesap?"
2019 yerel seçimlerinden alınan ivme ve AK Parti'den kopan aktörlerin yıpratıcı etkisinden faydalanarak farklı bir "iktidar koalisyonu" oluşturma planı...
Ve bu toplum mühendisliğinin umut bağladığı ana husus, bir "kriz senaryosu" idi.
Nitekim küresel virüs salgını bile hükümetin sarsılması için fırsata dönüştürülmek istendi. Sağlık sisteminde ve ekonomide "dip noktası" öngörenler ortak çabalara sözde destek verirken, özde çöküş beklediklerini de gizleyemediler.
Öyle ki muhalefetin, halka şirin görünmek ve şartları lehine çevirmek için yüklendiği alan düne kadar küçümsediği "sosyal yardım ağı" oldu. AK Parti'nin 2002 yılından bu yana ilmek ilmek dokuduğu alt gelir gruplarına ulaşma ve sahiplenme politikası, her türbülanslı dönemde somut sonuçlar verdi. Daha önemlisi, "toplumsal emniyet supabı" fonksiyonu da gördü.
CHP'li belediyelerin oylarını garanti gördüğü belirli bir üst gelir grubunu manipüle ederken, hedef kitle olarak oy devşirmeyi umduğu alt gelir gruplarına yönelmesi tabii ki tesadüfi değil. Haliyle iktidar ve muhalefetin karşı karşıya geldiği "sosyal politika" sahası, aynı zamanda "samimiyet testine" de dönüşüyor.
Toplumun "mali açıdan kırılgan kesimini" CHP'nin de keşfetmesi, esasen önemsenecek bir dönüşümün habercisi olarak da görülebilir. Lakin mesele "paravan şirket" misali "paravan hastane" oyunu oynayıp sonra da "engelleniyoruz" diye mağdur rolüne bürünmeleridir!
Türkiye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın etkili koordinasyonunda basiretli Sağlık Bakanı, proaktif Hazine ve Maliye Bakanı, pragmatik İçişleri Bakanı ile hassas tabloyu gayet başarılı yönetiyor. İçten içe çöküş bekleyenlerin yaşadığı hayal kırıklığı, milletin hayallerinin yeşermesi anlamına geliyor!
Özetle...
Görünür gelecek vaatlerin değil gerçeklerin, yapay kadroların değil demokratik liderliğin, yıkanların değil yerli ve milli üretenlerin olacak!
Türkiye bağışıklık haritası
Kovid19 salgınını kontrol altına almak, hayatı normalleştirmek için büyük gayret gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan bir beklentimiz daha var: Tıpkı Almanya'daki gibi bir "bağışıklık haritası" çıkarması. Türkiye'nin 83 milyonluk nüfusu dikkate alınarak örneğin 83 bin kişilik örneklem grubu oluşturulabilir.
Yaş, eğitim, cinsiyet, sosyo-ekonomik gelişmişlik, nüfus yoğunluğu ve vaka sayısı sıklığı baz alınabilir. Küçük bir tüp kanla geniş çaplı tarama yapılabilir. Böylece elimizde yeni bir veri seti bulunabilir. Kovid19'a yakalanıp bireysel bağışıklık geliştirenler, belirti göstermeyip taşıyıcı olanlar, Kovid19 hastaları, hastalığa hiç yakalanmayanlar oransal olarak belirlenebilir. Bu harita, ileriye yönelik projeksiyonlara ve kritik kararlara ciddi katkı sağlar!