23 Nisan 2020. Gazi Meclis'in kuruluşunun 100. yılı. Son 30 yıl içinde farklı vesilelerle TBMM'ye gitmiş bir gazeteci olarak her zaman "İyi ki var" duygusunu iliklerimde hissederim. Modern Türkiye'nin kuruluşunu düşünür, siyasi renklerin ve çok sesliliğin önemini bir kez daha keşfeder, Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilcilerin heyecanlarına, zamanla uğradıkları değişime tanıklık ederim. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesinin Meclis Genel Kurulu'nun duvarlarından öte anlam taşıdığını, milletin iradesine ortak koşulan odakların ise hep fırsat kolladığını hiç ama hiç unutmam. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı, büyük önder Atatürk'ün manevi şahsında kutlamayı, bu bir asra emek verenleri şükranla yad etmeyi görev bilirim. Bugün ülkeye hizmet edenlerin de demokratik sınırlarda eleştirildiği kadar, "Allah razı olsun" sözünü hak ettiklerine de inanırım.
***
Öyle bir dönemdeyiz ki...
Yeni Türkiye ideali için tüm çalışma ve muhakeme biçimlerimizi dönüştürmemiz gerekiyor. Önceki gün Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, Kovid19 salgınının küresel sistem üzerindeki etkilerini analiz ederken çarpıcı bir cümle kurdu:
"Türkiye, 2. Dünya Savaşı'ndan beri ilk defa, küresel düzeydeki bir yeniden yapılanma sürecinin merkezinde yer alma fırsatı elde etmiştir. Bu imkanı değerlendirebilmenin yolu, şimdiden fikri ve fiziki hazırlıklarımızı yapmaktan geçiyor!"
Ben de mütevazı ölçülerde gelecek tasavvuru
adına şu başlıkları çıkardım ve çalışmaya
başladım:
İş yapma biçimleri yapısal değişime
uğrayacak. Esnek çalışma, evden çalışma
yöntemleri, uzaktan eğitim teknikleri yaygınlaşacak.
Hassas sektörlerde (sağlık, tarım,
savunma sanayi, yazılım) yerli ve milli üretimin
teşviki ile insan kaynağı yetiştirilmesi
kalkınma planlarının ana hareket noktası
olacak.
e ticaret, sanal ortamda fuarcılık, milli
bankacılık sürdürülebilir büyümenin sac
ayaklarını kuracak, Çin merkezli global üretim
dengesi bozulacak, korumacılık araçları
çeşitlenecek.
Teknolojinin imkanlarını yoğun kullanma
zorunluluğu
"siber güvenliği" daha
fazla ön plana çıkaracak.
Genel sağlık, biyolojik silahlar, ilaç,
tıbbi cihazlar risk ve güvenlik algısında üst
sıralara tırmanacak. İlaç-aşı, tohum, su kaynakları,
yazılım emniyeti başlıkları
"milli güvenlik strateji belgelerinde" öncelikli
olarak tanımlanacak.
"Tıbbi istihbarat" gibi özellikli bir
alan gelişecek.
Sosyal devlete olan ihtiyaç daha da
artacak.
Salgın kontrolü için kentsel planlama
yaklaşımları yenilenecek. Büyüyen kentlerde
iki milyonluk nüfus, eşik değer kabul edilerek,
yeni gelişim alanları kurulacak.
Kamu yönetiminde etkili koordinasyonun
yanı sıra merkezi idare ile yerel idareler
arasında hedef odaklı işbirliği modelleri
tasarlanacak.
Demokratik liderlik gücü, kriz yönetim
becerisi seçmenlerin oy verme davranışlarında
belirgin tercih nedeni haline gelecek.
Kriz anlarında uluslararası kuruluşların
verdiği tepkiler ile ülkelerin birbirlerine karşı
yıkıcı yaklaşımları yeni dünya düzeninin
habercisi olacak. Ezber bozan ülke gruplaşmaları
doğacak, pandemi sürecindeki başarısızlıklar
ise pek çok ülkede yönetimleri halklar
nezdinde sert sorgulamalara açacak.