Bu tür zirveler, üye ülkelerin istediklerini yüzde 100 elde ettikleri platformlar değildir.
Lakin...
NATO'nun 70. kuruluş yıldönümünün de kutlandığı Londra Zirvesi, Türkiye açısından pozitif hanesi ağır basan sonuçlara kapı araladı.
1- NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı öncesinde, İngiltere'nin ev sahipliğinde gerçekleşen Türkiye, Almanya, Fransa liderlerinin katıldığı 4'lü Zirve, Ankara'nın "güvenli bölge" ve "sığınmacıların iskanı" tezi açısından yeni fırsatlar doğurdu.
Bilhassa Almanya Şansölyesi Merkel, "Türkiye ve Rusya'nın birlikte tesis edeceği ve garanti vereceği güvenli bölge" tanımı ile konuyu ileri bir aşamaya taşıdı.
2- Güvenli bölgeye, gönüllü dönüşün sağlanması için BM'nin önayak olması vurgusu da Türkiye'nin, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile aylardır yürüttüğü diplomasiyi güçlendirmekle kalmadı, uluslararası bağışçılar konferansı düzenlenmesi ihtimalini de artırdı.
3- Ankara'nın başlangıçta düşündüğü güvenli bölge, Suriye sınırındaki 444 kilometrelik bantta ve 32 kilometrelik derinlikte idi. Bu alanda 10 ilçe, 400 köyde 2 milyon kişiye yaşam alanı inşa edilmesi düşünülmüş ve yaklaşık maliyeti 23.6 milyar euro olarak hesaplanmıştı. Şimdilik Tel Abyad- Rasulayn arasındaki 120 km hatta ve 32 km genişlikte kurulacak güvenli bölgede hızlı iskan planı uygulaması söz konusu olacak ve ilk aşamada toplanması gereken 5 milyar euro ile işe başlanabilecek.
4- Türkiye, YPG'nin terör örgütü olduğuna dikkatleri çekmek adına, NATO'nun Baltık Güvenlik Planı'nı bloke edebileceğini ilan ederek kısa vadeli hedefine ulaşmış oldu. YPG'nin Batılı hamilerinin ortaya çıkması bir yana, NATO zemininden terörün her türlüsü ile mücadele beyanında bulunulması da Ankara'nın Suriye'de yürüttüğü askeri, siyasi ve diplomatik faaliyetlerin kapasitesini takviye etti.
5- ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında gelişen "liderden lidere diplomasinin" konjonktürel ölçekte kalmayacağı, iki ülke ilişkilerini ipotek altına alan derin ABD nizamı ve kimi Avrupalı ortaklara rağmen Erdoğan-Trump çözüm mekanizmasının yapısal karakter kazanacağı görüldü.
6- İngiltere, seçim gündemi ve Brexit'le siyaseten malûl duruma düştüğü için gözlerin çevrildiği Fransa ve Almanya'nın güncel pozisyonları da açığa çıktı. Büyük oynamak isteyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un ülkesinin bedeni ile beyni arasında senkronizasyon sağlayamadığı, Almanya'nın ise Avrupa'nın arkasını toplamaktan yorulduğu ve Akdeniz denklemine Libya üzerinden girme niyeti taşıdığı anlaşıldı.
7- Avrupa'nın güvenliğinin Türkiye'den geçtiği, Türkiye'siz NATO senaryosunun rafa kalktığı, Avrupa- Atlantik İttifakı'nın savunma doktrininin de yenilenmesi zorunluluğu kabul edildi.
8- Türkiye, NATO çerçevesinde rolünü oynarken, son dönemde üst düzey askeri, ekonomik hatta stratejik ilişkiler geliştirdiği Rusya'yı tedirgin etmemeye özen gösterdi.
9- Terörle mücadele, düzensiz göç, siber tehdit, asimetrik savaş riski gibi başlıklar Ankara'nın da öncelediği şekli ile NATO'nun planlarında daha ağırlıklı olarak yerini aldı.
10- Ve nihayet... Yeni dünya düzeninin NATO'nun hareket alanını Avrupa'dan Asya-Pasifik'e doğru kaydırdığı, ancak abartılı Rusya tehdidi ile bazı Batılı ülkeler zaman kaybederken Türkiye'nin gelecek okumasının daha gerçekçi olduğu teyit edildi.