Geçmişte, uluslararası ilişkilerde istisnai sayılan bazı durumlar, günümüz şartlarında yaygın uygulama haline dönüştü. Bu gelişme, küresel sistemi yönetme gücüne sahip ülkelerin, iç mali piyasalarının istikrarını veya genel güvenlik kodlarını gerekçe göstererek "siyasi rehine alma" kararlarıyla tezahür ediyor.
Yakın zamanda Çin teknoloji şirketi Huawei'nin mali işler üst yöneticisine -ki kendisi aynı zamanda patronun da kızıydı- Kanada'da yapılan gözaltı işlemi ile eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın ABD'de hapse konulması ile sonuçlanan -sözdeadli süreç birbirinin adeta türevi gibiydi.
***
Bir süre önce Ankara'dan ayrılan ABD Büyükelçiliği basın müşaviri, gazetecilerle sohbetinde, şaşırtıcı ipuçları vermişti. Anlamıştık ki yazı ve yorumlarımız dosyalanıyor, bilhassa
"ABD karşıtı" diye tanımlanan yazıların altı kalınca çiziliyordu. Bu tavır bile yarın, öbür gün ABD vizesi almak isteyen bir gazetecinin hangi farklı prosedüre tabi tutulabileceğine ya da ABD'de başına gelebilecek sürprizlere hazırlıklı olması gerektiğine dair ciddi mesajlar içeriyordu!
***
ABD'nin, ekonomik çıkarlarını koruma ve güvenlik doktrinini dayatma adına değişik tonlarda yaptırımları söz konusu.
İran'ın nükleer programını durdurma iddiası ile BM'nin yaptırım çerçevesinin üstüne kendi özel önlemlerini de ekleyen ABD, birçok ülkeye soluk bile aldırmamaya çalıştı.
Türkiye de bu tek taraflı tedbirlere uyum noktasında baskı altına alındı. Sınır komşusu ile gıda, ilaç başta olmak üzere temel ihtiyaç maddeleri kapsamında bile ticaret yapması engellenmek istendi. Ana ihraç kalemi petrol ve doğalgaz olan İran bir yanda, ana ithalat kalemi enerji ürünleri olan Türkiye diğer yanda bırakıldı. Ankara, ulusal çıkarlarını gözeterek, İran'ın nükleer programına ilişmeyen ticari sınırlar içinde bir mekanizma kurmaya çabaladı. İran-Türkiye hattındaki ticarette rol alan gayri milli şahıs bazı karar alıcıların basiret açığından yararlanırken, onun ihanetinin bedeli Halkbank markasına ve yöneticilerine ödetildi.
***
ABD'ye iltica eden ve oturma izni alan FETÖ'cü bir polisin yedeğindeki dokümanlar, Halkbank'ın kozmik odasını inceleyen FETÖ'cü bürokratların kurgusal raporu, New York'ta Türkiye'nin karşısına çıkarıldığında, fırsat bu fırsat denilerek
Hakan Atilla da ABD yargısının sanık sandalyesine oturtuldu. Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olduğundan, ABD hukuku açısından delil değeri taşımayan kayıtlar, Atilla için hüküm kurulmasına dayanak yapılırken, kararı veren mahkeme başkanı dahi içine sinmeyen hususları beyan etme gereği hissetti.
Atilla, artık siyasi rehine değil ve Türkiye'de. Şimdi sıra Halkbank'ın
"mali rehine" olması için uğraşanların oyunlarını akamete uğratmakta!