31 Mart Yerel Seçimleri, Türkiye'de siyaset yapma biçimini kökten etkileyecek sonuçlar ürettiği gibi her partiye ayrı ayrı mesajlar da verdi.
Öncelikle...
Genel seçimlerde resmen işleyen, yerel seçimlerde hukuki altyapısı kurulmamış olsa da partiler arası işbirlikleri ile ilk kez denenen "İttifak Modeli" artık kurumsallaştı.
İttifakların, zıt uçları bile bir çatı altında toplayabileceği, bilhassa muhalefetteki partilerin ortak çıkarlar etrafında organize edilebileceği görüldü.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, mutlak güvenoyu alırken, Cumhur İttifakı da sandığa ağırlığını koydu.
Seçmen, AK Parti-MHP blokuna karşı, siyasi dengeleri değiştirecek tavır sergilemek bir yana erken seçim senaryosunu da gündemden çıkararak, yapısal işlere odaklanılmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "beka vurgusu" Güneydoğu'da yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarda karşılık buldu. Terör siyaseti aktörlerinin taban kaybı hızlandı.
Lakin "kimlik" üzerinden biçimlenmiş Kürt vatandaşların batı ve güney illerindeki tercihleri Ankara, İstanbul, Mersin, Adana gibi şehirlerde dikkatle ele alınması gereken sonuçlar doğurdu.
Ekonomiye çekilen dış operasyonlar ile içeride zinde pozisyon alan piyasa ajanları; sade vatandaşın günlük hayatında doğrudan hissettiği mali hasarlara sebebiyet verdi.
Seçmen, huzursuzluğunu gizlemedi ama kırılganlıkları giderme iradesinin Cumhurbaşkanı'nda olduğunu da tescilledi.
Böylece 2023'e kadar uzanan fırsat penceresini açtı.