Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde, cuma namazı kılan masumlara yönelik terör saldırısı, dünyanın en ucunda ve en sakin noktasında bile "güvende olunamayacağını" ibretle ortaya koydu.
Katliamcıları üreten toplumsal ve politik şartların "siyasi matruşka" biçiminde şekillendiğini 3 yıl önce İngiltere'deki bir toplantı sırasında AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten duymuştum.
Çelik, "aşırılıkçılık, ırkçılık, antisemitizm, İslamofobi ve zenofobinin (yabancı korkusu ve düşmanlığı)" matruşka bebekler gibi iç içe geçtiğini, Avrupa'nın aşırı sağı tarafından büyütülüp, dünyaya ihraç edildiğini söylüyordu.
İşte tam da bu nedenle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın öncülük ettiği BM Medeniyetler İttifakı Girişimi'nin yeniden canlandırılması büyük önem taşıyor. Türkiye, Müslüman ülkeler ile Batılı toplumlar arasında görülen karşılıklı şüphe, korku ve kutuplaşma ortamının aşırı unsurlarca istismar edilmemesi için eşsiz çözümler sunuyor. Bugünün Türkiyesi, özlenen evrensel barış kültürünün "küresel sigortasını" oluşturuyor.