Türkiye'nin güvenlik hassasiyetleri, terörle ve suç örgütleriyle mücadelesi, ekonomik ve toplumsal fay hatlarını kırmaya çalışan odaklara karşı keskin duruşu bilhassa seçim ortamında teyakkuzda olmamızı gerektiriyor. Yakın dönemde yaşadığımız travmatik olaylar dizisinin de teyid ettiği gibi Türkiye'miz, maalesef operasyonlara açık bir ülke. Lakin… Eskisinden farklı olarak, yabancı servislerin ve devşirdiği aktörlerin rahatlıkla cirit atabildiği bir Türkiye yok artık.
An itibariyle resmi veriler, 2 bin 580 civarında yabancı uyruklu şahsın, şüpheli faaliyetleri, temasları, suç teşkil edebilecek işbirlikleri veya organizasyonları sebebi ile teknik- fiziki takipte olduğunu gösteriyor. Bu sayı az ya da çok bulunabilir. Ama konu o değil. Önemli olan yabancıların ve onların yörüngesindekilerin, Türkiye sahasını istedikleri gibi manipüle edememesidir.
Güncel analizler, seçimlere yönelik açık ve örtülü operasyonların hız kesmeyeceğine ayrıca seçim sonrasında da "umudunu yitirmiş kitleler" üzerinden yeni senaryoların yazılabileceğine işaret ediyor. Son 17 yılda kurulan sandıkların herhangi birinde, en az bir kez AK Parti'ye oy vermiş seçmenlerin oranı, toplam seçmenin yüzde 75'ini buluyor. Seçmenin üçte ikilik kısmından, çelik çekirdek AK Partililer çıkarıldıktan sonra kalan kesimin duyguları ile oynanacağına dair öncü sinyaller geliyor. Yani bu kez sol eğilimli gruplar yerine, AK Parti arka bahçesi olarak görülebilecek kesimlerin hedef alındığı anlaşılıyor. Yeni oluşum söylemlerini biraz da bu açıdan yorumlamak gerekiyor.
Dedim ya…
Gün, bugün de yarın da uyanık olma günü…