Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Güvenli bölge: Kim için, ne için?

Bugün Türkiye ekonomisinin verdiği en büyük mücadele, dışarıdan veya içeriden yönelebilecek açık veya örtülü tehditlere karşı koymayla ilgilidir. Bir başka ifade ile Türkiye ekonomisini yönetenler, mali ve finansal dengelerin, bir daha dış şoklardan olumsuz etkilenmemesi için yapısal önlemler alma çabasındadır.
ABD Başkanı Donald Trump'ın, (ajan rahip Brunson krizini bahane ederek) 10 Ağustos 2018'de Türk Lirası'nı hedef alan tweetinden sonra 14 Ocak 2019'da (bu kez Suriyeli Kürtleri korumayı gerekçe göstererek) Türkiye ekonomisini topyekün hedef alan tweeti, zikzak diplomasisinin tipik bir örneğidir.
Hatırlayalım... Aynı Trump, birkaç hafta önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a, "Sizi gerçekten takdir ediyorum. Siz, halkınızın güçlü desteğini alarak siyaset yapıyorsunuz" demişti.
PKK-YPG terör unsurları ile Kuzey Suriye'deki Kürt nüfus arasındaki farkı görmezden geldiği açık olan ABD Başkanı'nın, özellikle perde gerisinde İsrail'in etkisi altında yaptığı bir dizi tutarsız açıklama, görünür gelecekte de Türk-Amerikan ilişkilerinin "Fırsat-Tehdit" sarkacında gidip geleceğine işaret etmekte.
Washington'da diplomatik kripto notlarında yazan ifadelerin Başkan Trump'ın ağzından açık edilmesi Türkiye'yi, "yeni politikalara ve yeni işbirliklerine" adeta zorlamaktadır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Ankara'ya silah ambargosu uygulayan ABD'nin, o tarihte ürettiği maliyetli dersler, 2019 yılının şartları altında Türkiye'yi, diplomatik ve ekonomik açıdan yeni bir dünyanın eşiğine taşımaktadır.

***
Trump'ın, son tweetindeki 32 km'lik güvenli bölge meselesine gelince...
Başkan Obama döneminde Türkiye, "güvenli insani bölge, uçuşa yasak bölge ve ortak kara harekatı" önerdiğinde, tezlerine destek bulamamıştı.
Bugün 20 mil (32 km) güvenli bölgeden bahseden ABD, 2016 yılındaki Fırat Kalkanı Harekatı sırasında da Türk askerinin, 20-30 km'den fazla derinliğe inmemesi için baskı kurmuştu. 1 Mart 2003 tezkeresi TBMM'de kabul edilseydi bile ABD'nin, TSK için Kuzey Irak'ta önerdiği çizgi yine 20-30 km idi. Trump'ın şimdi ifade ettiği güvenli bölge formülü ise görünüşte Türkiye'ye sınır güvenliği sağlama vaadi içermesine karşın, esasen terör örgütü YPG'yi yine Türkiye-Suriye sınırında yaşatma planını da bünyesinde barındırmakta.
Yani, Türkiye'nin düşündüğü güvenli bölge ile ABD'nin telaffuz ettiği bölge aynı anlama gelmemekte!
Ve son bir nokta...
AK Parti ile MHP arasında tesis edilen Cumhur İttifakı'nın, bir seçimden çok öte bir ülkenin kaderi ile ilgili stratejik ortaklık olduğu bu şartlarda daha iyi anlaşılıyor.
İttifakın, Türkiye'ye ve Erdoğan'a çekilebilecek kaotik operasyonların önüne şu an için set çektiği gün gibi görülüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA