Türkiye'nin yeni terörle mücadele stratejisini anlamayan veya anlamak istemeyen iç ve dış çevrelerle yaşanan gerilim giderek artıyor. Bize hep soruluyor: "Bu iş, daha ne kadar böyle gidecek?"
Ankara'nın "devlet aklı" ile aldığı kararları doğru yorumlamak yerine, eski Türkiye artığı akıl hocalarına başvuranlar, inatla gerçeği görmek istemiyor. Burada mesele, "doğru" ya da "yanlış" yaklaşımı değil. İşin Türk milleti için ciddiyetinin belli çevrelerce reddedilmesi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörü ve terör örgütleri üzerinden kurgulanan planları milli varlığına karşı açık tehdit olarak tanımlıyor. Yani "beka sorunu" olarak görüyor. Üstelik eskisinden farklı olarak,
1- Sadece içerideki terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirmekle yetinmiyor.
2- Terörün, sınır içinde veya sınır dışında olduğu ayrımı yapılmaksızın, tehdidin kaynağında kurutulması esas alınıyor.
3- Terör örgütlerinin silahlı unsurları ile sivil görünümlü diğer uzantılarını karşılıklı kefelerde tartıyor. Ki burası, Türkiye'ye yönelen güncel tüm uluslararası baskı ve şantajın nedenlerini açığa çıkarıyor. Niye? Çünkü Ankara, yabancı ajanların, aktivist ya da sivil toplum örgütü şemsiyesi altında yürüttüğü operasyonlara da kesinlikle kayıtsız kalınmayacağını ilan ediyor.
Bu durumda, ABD ve Almanya başta olmak üzere küresel güçler adına hareket edenlerin,
1- Son MGK bildirisini tekrar okumaları,
2- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, "Teröre destek veren ülkelerin ismini açıklasak uluslararası kriz çıkar" sözünü iyi etüt etmeleri gerekiyor!