Faiz kararının hemen ardından Ankara'da Merkez Bankası üst yönetimi ile bankacılar ve finans analistlerinden oluşan bir ekip toplandı. Aslında, iletişim politikasının gereği Merkez Bankası, bu tür buluşmaları geleneksel hale getirdi. Piyasa oyuncularının aldığı sinyal, Merkez Bankası'nın "kontrollü parasal gevşeme" kararı aldığı yönünde. Bunu açıkça ifade edenler de oldu. Önümüzdeki ay Merkez Bankası Başkanlığı sorusu cevap bulunca, bu sinyalin anlamının daha fazla değer kazanacağına kuşku yok.
***
Ankara'daki temaslar vesilesi ile piyasada iki önemli soruya yanıt arandığına tanık oldum...
Birincisi ve nedense en önemlisi, "
Bu yıl anayasa referandumu yapılır mı?"
İkincisi, tahmin edileceği gibi "
Merkez Bankası Başkanı kim olur?"
***
Kulis bilgileri ve özel ortamlardaki en üst düzey siyasal beyanlardan hareket edecek olursak...
AK Parti, yeni anayasa yolculuğunda, beklenenden de erken bir tarihte yalnız kaldı. 316 milletvekili, hazırlanacak anayasanın referanduma sunulmasına yetmiyor. 14 milletvekili ile ilgili spekülasyonu ise kimse etik bulmuyor. Buna rağmen bir strateji söz konusu. AK Parti, "
Başkanlık sistemini" esas alan anayasa metni yazımına başladı. Önümüzdeki günlerde bir dizi istişare toplantısı da yapılacak. Henüz "
Türk tipi başkanlık sistemine" ilişkin ipuçları görünmüyor. Başbakan'ın kafasındaki modelin, daha çok ABD'deki fren-denge mekanizmasına göre kurgulanacağı anlaşılıyor. Özünde "
partili cumhurbaşkanlığının" gözetileceği düşünülüyor.
AK Parti, 14 vekil üzerinden transfer imasına bile şiddetle itiraz ediyor. Lakin özgürlükçü, insan onurunu esas alan, temel hakları tahkim eden, devlete karşı bire- yi güçlendiren, egemenliğin kullanımında aracı anayasal organlar mantığını reddeden, başkanlık eksenli bir anayasanın, eğer referanduma sunulabilirse milletten yüzde 55-68 arasında destek alacağı görülüyor.
Peki, "
anayasa sandığı milletin önüne taşınabilecek mi?" Bu noktada, MHP'nin iç dinamiklerini, mahkemedeki kayyum süreçlerini, olağanüstü kurultay arayışlarını izlemekte, HDP içinde PKK'yı sorgulayan isimlerin çizgisini gözetmekte ve kamuoyunda tartışmaya açılacak anayasa taslağının toplumdan TBMM'ye doğru yaratacağı dalgayı beklemekte fayda var.
Türkiye'deki anayasa sürecini; terörle mücadelenin yönü, vatandaşlık tanımı, yerinden yönetim teknikleri gibi içsel, ABD'deki başkanlık seçimleri, AB'nin Türkiye'ye bakışını revize etme niyeti gibi dışsal faktörlerle birlikte okumak gerek.
***
Merkez Bankası Başkanlığı konusuna gelince... Mesele, sadece bir isimden ibaret değil kuşkusuz. Kaldı ki faiz politikası üzerinden ekonominin yönünü tayin eden Para Politikası Kurulu üyelerinin çoğunluğu da değişecek. Halihazırda ülkenin milli öncelikleri ile küresel sistemin dayatmalarının temsilcileri arasında örtülü mücadele sürmekte. Mevcut Başkan
Erdem Başçı'nın görevine devamı için öngörülenin de ötesinde bir çaba olduğu fark edilmekte. Londra patentli, bazısı açıklık kazanan bazısı ise yakından bilinmeyen isimler için de nabız yoklanmakta.
Ama benim izlenimim, Merkez Bankası Başkanlığı konusunun içeriden çözüleceği yönünde...