Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) "paralel yapıyla mücadele" çabasına ve iç mekanizmasının işleyişine güncel olarak bakma ihtiyacı ile karşı karşıyayız.
Gerekçesi çok açık... TSK, gizli ajandalı diye düşündüğü "cemaat" tarzı organizasyonları etkisiz hale getirme ve bünyesinden ayıklama konusunda her zaman teyakkuz halinde oldu. "KCK" benzeri örgütlenmeleri de devlet içinde devlet algısıyla "tehdit unsuru" olarak tanımladı. Her iki noktanın özünde bugün değişen bir şey yoksa da...
TSK, bilhassa paralel yapıyla bağlantılı asker kişiler hakkında işlem yapma ve sonuç alma hızıyla eleştirilmeye başlandı.
Peki ama neden? Burada abartılı ama makul görülebilecek hassasiyetler söz konusu.
Bu duruşun Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in yorumundan kaynaklandığı söylenebilir.
Karargâh, "Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Amirallere Suikast" vb davalarla Silahlı Kuvvetler'in çok yıprandığı ve henüz toparlanma sürecinde olduğu kanaatinde. "Paralelle mücadele" furyasında Ordu'nun iç uyumunu ve emir -komuta zincirini bozabilecek kurgulardan, ihbar dilekçesi yağmurundan doğabilecek huzursuzluktan çok endişeli. Muvazzaf ve emekli komutanların yargılandığı davaların arkasından bir dizi "kumpasın" gün ışığına çıktığı bir ortamda, paralel iddiasıyla yine komuta kademesini hedef alan yeni kumpasların kurulacağından kaygı duyuluyor.
Asker, disiplin kurullarını ve savcılık soruşturmalarını etkin şekilde yürüttüğünü siyasi otoriteye anlatıyor. Hatta paralelle ilişki ve diğer gerekçelerle yapılan ihraçlara rağmen bu isimlerin çıkıp, malum medya aracılığıyla karşı kampanyaya girişemediğini anlatıyor. "Çünkü delillerimiz çok sağlam" diyor.
Özetle... Genelkurmay, "Biz, kendimize özgü yöntemler ve titizlikle gerekli temizliği sürdürüyoruz" mesajı veriyor.
Ancak bu çabanın takdir edilmesi mücadele bilançosunun er ya da geç kamuoyuyla da paylaşılmasını gerektiriyor!