Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la katıldığımız Afrika programı her bakımdan ilginçti.
1- Dışa açık büyüme stratejisinde alternatif pazarların önemini teyit etti.
2- Afrika'da, Türk malı için "Çin kadar ucuz, Avrupa kadar kaliteli" imajının yerleştiğini gösterdi.
3- Dünyanın dört bir yanında ekmek kavgası veren çoğu isimsiz kahraman Türk firmalarının, devletin küçük bir omuz vermesiyle çıtayı nasıl yükseltebilecekleri anlaşıldı.
4- THY'nin, Afrika başta olmak üzere, çok sayıda merkeze uçmasının dış ticareti olumlu yönde etkilediği ifade edildi.
5- "Koşan-terleyen Cumhurbaşkanı" profilinin, ekonomik kalkınmada katalizör rolü olacağı herkes tarafından kayda geçirildi.
***
Afrika'dan dönüş yolunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, anayasadaki "
Bakanlar Kurulu'na başkanlık etme" yetkisini ne zaman kullanacağını sorduğumda, "
İnşallah 2015'e öyle gireriz" dedi. Bu nokta önemli... Zira Cumhurbaşkanı "
Yeni Türkiye'de yeni konumuna" uygun bir tarz oluşturmuş. Tüm konulara hâkim. Detaylarda boğulmuyor. Öncelikleri doğru belirliyor. Meselelere yukarıdan bakıyor. İnce ayar yapabiliyor. Günlük siyasete ve polemiğe girmemeye özen gösteriyor. Tabii, "
Halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı" olarak, ülkenin nabzını tutuyor, gündemi belirleyebiliyor. Kritik dosyalara yön verebiliyor. "
Paralel yapı ile mücadele, çözüm süreci, yeni anayasa, ekonominin kur -faiz sarmalından kurtarılması" bu başlıklar arasında yer alıyor. Cumhurbaşkanı, "
mega yatırımları" da önemsiyor, yakın takip altında tutuyor. Eski Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırım da Cumhurbaşkanı'na "
danışmanlık" yapıyor.
***
Binali Bey'in üstlendiği sorumluluk, "
bürokrasinin aşılması ve büyük projelerin aksaksız devamı" bakımından hayati önemde. İşte burası hakikaten hassas. Zira son dönemde bürokrasinin sistem üzerindeki ağırlığı artıyor, sonuç odaklı, siyasi risk alınarak proje tamamlama eğilimi zayıflıyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı makamının, "
yeni mekanizmaları" işletmesi gerekiyor. Bunlardan biri, "
ekonomiyi izleme" olabilir. Merhum Cumhurbaşkanı
Turgut Özal da tıpkı Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan gibi aktif siyasetin içinden geldiği için devleti iyi bilir, tıkanıklık gördüğü olaylara müdahil olur ve çözüm üretirdi. Özal bu amaçla, ekonomi bürokratlarını, iş dünyasını belli aralıklarla Köşk'te toplar; proje proje, il il bilgiler alır, zorlu sorularla muhataplarını terletir, ihtiyaç duyduğunda doğrudan telefon açarak sonuca etki ederdi.
Yeni dönemde Cumhurbaşkanlığı'nda, büyük yatırımların yanı sıra, ekonomiyi, piyasaları dinleyecek, kısa vadeli problemlerden ziyade ülkeye sınıf atlatacak vizyoner bakış açısını sahaya yansıtacak bu tür toplantıların düzenlenmesinde fayda var. İstenirse bu alanlar, "
yargı ve güvenlik bürokrasisi", "
kamu yönetimiyerel yönetimler" vb alanlara da yayılabilir. Böylece tekil bilgi aktarımı veya anlık sorunlara el atma dışında yapısal bir model kurgulanabilir. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu'nu topladığında, "
kapsamlı notlarla" masaya oturarak, bilgi ve deneyimini siyasi kanala daha etkin yansıtabilir.