Çoğumuz haritada yerini bile bilmiyoruz.
İtiraf edeyim, Türkiye -Afrika Ortaklık Konseyi Toplantısı'na kadar benim de ilgimi çekmemişti. Batı Afrika'da küçük bir ülke. 800 bin nüfuslu. İspanyolca konuşuyorlar.
Milli gelirleri son yıllarda adeta patlamış. Amerikalı petrol şirketleri, Çinliler, İngilizler, İsrailliler burada. 10 yıl önce keşfedilen petrol ve doğalgaz yatakları sayesinde kişi başına milli gelir 11 bin, 15 bin, 18 bin derken 38 bin doları geçmiş. Afrika demeye bin şahit ister. Şehircilik mükemmel, doğa harika...
Uzaktan bakınca akla ebola, sarı humma, sıtma geliyor.
Ama ülkeyi izole etmeyi başarmışlar.
Sağlık şartları fena değil...
Ekmeğin aslanın midesinde olduğu bir yerden, Ekvator Ginesi'nden söz ediyorum. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la, pek çok kimsenin gelmeyi aklından bile geçirmediği bu Afrika ülkesindeyiz. Yerinde oturanın kaybettiği, koşup terleyenin kazandığı bir dünyadayız. "Ekonomide Türk Mucizesi" öyle kolay gerçekleşmiyor.
Ayak basmadık ülke bırakmayacak, devlet olarak müteşebbislerinizin önünü açacaksınız.
***
Karşımızda genç bir insan.
Selim Bora... Libya'da, Senegal'de, Venezüella'da, Ekvator Ginesi'nde, Rusya'da iş yapıyor. "
Benim evim THY 6C numaralı koltuk" diyor.
Sürekli koşuşturma içinde... Sadece, Gine'deki şantiyesinde şu anda 400 Türk işçi çalışıyor. Sayı bir ara 2.500'ü aşmış. Esasen o işi bulmamış, iş onu bulmuş. Afrika Birliği Zirvesi'ne gelen ve Summa Grup'un Libya'daki otelinde kalan Ekvator Ginesi Devlet Başkanı, "
Bize, yeni bir kongre sarayı lazım. Fakat 5 ayda bitmesi gerekiyor. Yapar mısınız?" diye sormuş. Hatta Çinli firmaların inşa ettiği, memnun kalmadığı önceki kongre merkezinin karşısına kurulacak bina için peçeteye krokisini bile çizmiş... 15 gün sonra, Türk mimar -mühendislik ekibi, üç boyutlu proje taslakları ile masaya oturmuş. Ve ihaleyi almış. Kongre sarayı, söz verildiği tarihte bitirildiği gibi Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da gerçekleşen zirvede tam not almış.
Proje, 2013'te dünyanın en iyi kültür tesisi ödülüne de layık görülmüş.
***
Hep söylüyoruz. Türkiye'yi bugünkü sınırlarına hapsetmek hem doğru hem de mümkün değil. Osmanlı'nın duraklama dönemi için "
doğal sınırlarına varmıştı" masalı anlatılır. Doğal sınır nedir? Tabii ki bütün dünya. Bugünkü dünyada fetihler askeri yöntemlerle yapılmıyor. Askeri seçenek sadece kriz tohumları ekiyor. Lakin ekonomik fetihler hem zenginlik üretiyor hem de kültürel genişlemenin yolunu açıyor. Önemli olan, siyasi sınırları koruyup, ticari, kültürel, insani sınırları büyütmek.
İçerideki meselelerini aştıkça Türkiye'nin "
tutulamayacak güç" olduğu açık gerçek. Bu nedenle, "
Çözüm Süreci"nin barış içinde, demokratik entegrasyon temelinde neticelenmesi hayati önemde. "
Enerjisini içerde tüketen, ufku dar" siyaset ile "
küresel iddiası ve hedefleri olan" siyaset arasındaki seçimdir bu aynı zamanda.