Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la üç günlük seyahat için Afrika'dayız.
İlk durağımız Cezayir... Ardından, zorlu bir noktaya Ekvator Ginesi'ne geçeceğiz.
Cezayir, Türkiye'nin önemli enerji ortaklarından.
Doğalgaz tedarikçisi olarak stratejik konumda. Türk inşaat, demir-çelik, ilaç, gıda firmaları için yükselen yatırım alanı.
Tabii Cezayir denilince, hafızamız bizi 2013 Haziran ayına kadar götürüyor.
Gezi Olayları'nın başladığı şartlara... O günlerde, Başbakan Erdoğan'la, Fas- Cezayir -Tunus'u kapsayan Kuzey Afrika seyahatindeydik.
Doğrusu, Ankara'dan gelen haberler iç açıcı değildi. Gezi üzerinden kurgulanan eylemlere teşhis koyma noktasında Erdoğan ile kurmayları arasında farklar oluşmuştu.
Buna rağmen Erdoğan, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda kitlesel karşılama istememişti.
O görkemli buluşma geniş halk yığınlarının Erdoğan'a sahip çıkma niyetinin eseriydi. Sonradan, o tablonun, sokak marifetiyle iktidarı değiştirme planının bozulmasındaki değeri çok iyi anlaşıldı.
Erdoğan'ın, "Demokratik talebe can feda" mesajına karşın Gezi olayları, başlangıçtaki masumiyetini kaybettiği andan itibaren derin yaralar açıldı ve "kutuplaşma senaryosunun" malzemesi olarak da kullanıldı. Paralel devlet yapılanmasının, Gezi'deki gölgesi ve gerilimi tırmandıran güvenlik bürokrasisi ise hâlâ tartışma konusu...
***
Ekvator Ginesi programımız başlı başına üstünde durmayı gerektirir nitelikte.
Batı Afrika'da küçük bir ülkeden söz ediyoruz. Başkenti, Afrika ana karasında yer almadığı için dünyada tek. Başkent Malabo, Bioko Norte adasında. Gine, aynı zamanda petrol üreticisi. Kişi başına milli geliri değişken seyir izlemekle birlikte 15 bin dolar seviyesinde. Fas'ın, Ebola salgını kaygısı ile düzenlemekten vazgeçtiği 2015 Afrika Uluslar Kupası'nın ev sahibi de Ekvator Ginesi.
Bu ülkede bulunma sebebimize gelince...
İlki Ağustos 2008'de İstanbul'da yapılan "
Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi"nin ikincisi bu kez Malabo'da...
Afrika Birliği Komisyonu'nun işbirliği ile organize edilen zirveye, çok sayıda devlet ve hükümet başkanının katılması bekleniyor. Toplantı, kara kıtanın kaynaklarını sömüren küresel ekonomik sistemi sorgulamaya aday. Kısa süre önce Avustralya'nın Brisbane kentinde sonuçlanan G 20 Zirvesi'nde Başbakan
Ahmet Davutoğlu'nun, "
Türkiye'nin dönem başkanlığında insanı merkeze alacağız. Sahra altı Afrikası'nın da sesi olacağız" dediği dikkate alındığında, Türkiye-Afrika birlikteliği özel anlam kazanıyor. Afrika; benzerini görmediği şekilde, derisinin rengiyle kendisini ayrıştırmayan, eşitlikçi- adil düzeni savunan yepyeni insanlarla tanışıyor.
Türkiye'nin Afrika açılımını keşfeden Çin, Fransa gibi pek çok ülkenin daha şimdiden "
Gelin birlikte çalışalım" dediği düşünüldüğünde, Ankara'nın doğru yolda olduğu anlaşılıyor.
Netice olarak... Ufku Anadolu coğrafyası ile sınırlanmayan Türkiye, global sınırlara eriştiği ölçüde küresel aktör olabileceğini gösteriyor.