Bir gün bile Meclis'te olmayacaksın,
Yasama yılı açılışında bulunmayacak, liderlerin, bütçe konuşmalarına canlı tanık olmayacaksın,
Diyelim ki dış politikaya takıntın mı var, Meclis'e gelip Dışişleri Bütçesi'ne ilişkin tartışmaları yerinde izlemeyeceksin,
İktidar-muhalefet ayrımı yapmaksızın Meclis kulisinde dolaşmayacaksın, Sonra...
Muhtelif gazeteleri okuyacak işine gelenleri cımbızla alıp, malzeme üreteceksin.
Eleştiriyi, husumetle besleyip, karşındakini yok etmeye dönüştüreceksin. Ve 'usta gazeteciyim' diye dolaşacaksın.
Bu, sürdürülebilir bir stil mi? Tabii ki değil! Bilhassa yeni diplomasinin sahadaki yansımasını beğenmediğini iddia eden, her fırsatta Dışişleri Bakanı ile hesaplaşmaya giren "yılmaz ama yıldırmaya uğraşır takımına" birkaç tavsiyem olacak.
Lütfen,
Biraz yerinizden kımıldayın,
Fikri itirazınızı en azından muhatabınızla aynı ortamda dile getirecek kadar yürekli olun,
Üçüncü kişileri, kendinize siper ederek sağa sola ateş etmekten vazgeçin,
Entelektüel etik ve kritik sınırları içinde kendinizi de gözden geçirmeyi deneyin. Hâlâ meseleniz devam mı ediyor?
Muhtemelen öyledir. Ne yapalım?
Değişmeyin. Ama emin olun bu küçük adımın dahi faydasını görürsünüz.
Kişisel savrulmanıza rağmen hiç olmazsa yazılarınızı ucuz olmaktan kurtarırsınız.
Muhalif de kalsanız insaf ve vicdan coğrafyasını keşfedersiniz!