Başbakan Tayyip Erdoğan, günübirlik Türkmenistan seyahati dönüşünde gazetelerin Ankara temsilcilerine gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. Erdoğan, "Eylül ayında Gezi Parkı olaylarının ikinci perdesinin sahneleneceği" iddiaları için, "Huzursuzluk çıkaranlar bedelini hukuk içinde öder. Hukuk içinde yapılan her eyleme şapka çıkartırım" dedi. "PKK'ya ve Ergenekon'a af" söylemlerine de tepki gösteren Erdoğan gündemlerinde bir genel affın kesinlikle olmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan'ın mesajları şöyle:
(Eylül eylemleri) Silivri'de de öyle diyorlardı. Ayın 5'i için mesajlar veriyorlardı. Ne oldu? Bunlar kendileri çalıp kendileri oynarlar. Onlar ne derlerse desinler, biz tedbirleri aldık, alırız. Huzursuzluk çıkaranlar bedelini hukuk içinde ağır öderler. Hukuk içinde kalmak şartıyla her türlü eyleme şapka çıkartırım.
(Gezi) Önce, ağaç dendi. Biri, 'Hâlâ anlamadın mı konu ağaç değil' dedi. Peki ne? Onu da kimse söylemiyor. Güçlü Türkiye istenmiyor. İçeride de dışarıda da buna çalışanlar var. Gezi Parkı'nda işsizlikten dolayı mı isyan var? Veyahut üniversitelerde 'harç' dediniz onu da kaldırdık. Tam aksine burslarla kredilerle destek olduk. Bunlar bile sokaklara dökülüyor. Bunlar kahir ekseriyet mi? Değil. Gürültüleri çok çıkıyor.
Faiz lobisi' derken boşuna çıldırmadık. Onlar bu işi başarılı şekilde sürdürüyor. 'Faiz dışı gelirler?' nedir diye baktığımızda ortaya korkunç bir rakam çıkıyor. 3 beş değil 14-15 milyarı yakalayan tablo var. Bu adamlar sülük gibi 76 milyonu emiyor.
(Gezi ve Başkanlık tartışmaları) Kaç kere açıklama yaptım, dedim ki, 'Başkanlık sistemi AK Parti olarak teklifimizdir. Olmazsa olmazımız değildir.' Yeni anayasa hazırlanıyor. Biz başkanlık sistemini teklif ediyoruz. Niye? 1- 'Baraj kalksın' diyorlar. Bunun en güzel yolu Başkanlık sistemi. Baraj yok. İstemiyor muydun? Haydi buyur. 2- Dar Bölge sistemi. Türkiye'yi bölersin 550 bölgeye. Her bölgeden bir vekil. Dolayısıyla orada da baraj olmaz. Bir de daraltılmış bölge var ki orada baraj gerekir. Ana muhalefetin hazırlığı yok ki.
Bazıları diktatör yakıştırmasında bulunuyor. İnsan biraz insaf eder. Bu tür şeyler insanı üzüyor. Bu ülkede seçim arkasına seçimler yapılıyor. Herkes partisini kurabiliyor. Mısır'daki gibi 2-3 ay süren seçim yok.4-5 saatte sonuçlar açıklanıyor. 7 tane seçim yapmışız. Partimizin yükselen bir trendi var.
(Yeni anayasa) Bunların derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. 'Gelin 48 maddeyi bir haftada Meclis'ten geçirelim. Hiç olmazsa 48 madde daha sivil anayasa olarak geçmiş olsun. Bu arada arkadaşlarımız çalışsınlar' dedik. Bakın 61 madde oldu. Ben diyorum ki, 'Mutabık olduklarımızı geri bırakmayalım. Bir haftada geçiririz Meclis'ten.' 60 maddeyi orada hallettikten sonra referandumda kabul edilen 26 madde ile çoğu bitiyor. Geriye 30 madde filan kalıyor o da bir şekilde halledilir.
BÜYÜKŞEHİR ADAYLARI
(Yerel seçim) 81 vilayetin tamamında anket yeni bitti. AK Parti'nin oy oranı 51.9. Adaylar için isim bazında yaptığımız anketlerde değerlendirme sürüyor. Teşkilatımızla ve milletvekillerimizle değerlendirme yapacağız. Bir de direkt olarak sadece teşkilat yönetim kurullarının dahil olduğu kamuoyu araştırması yapacağız. Bu kanaatleri aldıktan sonra çıkan 3-5 ismi o ildeki halka soracağız. Halk kimin üzerinde duruyorsa tekrar değerlendireceğiz. Üzerinde ittifak olan isimleri bu süreci beklemeden açıklayabiliriz. Büyükşehir adaylarını ise eylül, ekim gibi açıklamaya başlarız.
(Seçim barajı) Ülkedeki ekonomik yapıyı düşünüyorsak her zaman söylediğim şu: 'Bu ülke koalisyondan çok çekti.' Tek partinin iktidar olduğu dönemde tüm olumsuzluklara rağmen üçe katladık. Niye ülkemizi tekrar dara sokalım? İki puan barajı indirdik ne olacak? 4 partiden başkası mı gelecek? Yok. O zaman bu kavga niye?
Kamuda başörtüsü kararını Danıştay verdi. Yerelde yönetimlerde de var zaten.
(Başörtülü milletvekili) İnşallah... Parlamento'da engel yok. Fiili bir durum var sadece.
(İlker Başbuğ'un açıklamaları) Keşke o açıklamayı duygusallık içinde yapmasaydı. Çünkü daha süreç bitmedi. Bu tür açıklamalar yargıyı olumsuz istikamette tahrik edebilir. Benim Genelkurmay Başkanım olarak beraber çalıştığımız ismi terör örgütü yöneticisi olarak kabul etmem mümkün değil. Bu aslında en yüksek tonda bir sestir.
Genelkurmay Başkanımız (Org. Necdet Özel) ne yapacaktı? Nasıl bir rahtsızlık içinde olduğunu en yakından ben şahidim. Hukukun dışına mı çıkacaktı? Herhalde bunu yapacak hali yoktu.
(Kapatma davası delillerine itiraz) İlgili arkadaşlara talimat verdim çalışıyorlar. (Ergenekon Davası'nda) Gerekçeli kararı bekliyoruz. O karar çıktıktan sonra gerekeni yapacağız.
BARZANİ'YE UYARI
(Ana dilde eğitim) O konu bizim için şu anda ele alınacak durum değil. Özel okullarda da yok. Ne, neyi getirir, götürür kimse düşünmüyor. Biz düşünmeye mecburuz. Biz, ülkemizi bölecek konular üzerinde adım atamayız. Zamanlama çok önemli. Zamanlamayı iyi yapmazsanız güzelim ülkemize yazık edersiniz. Biz zaten okullarda anadili öğrenme imkânı sağladık. Ama anadil ile eğitimin önünü açarsanız resmi dili zedelersiniz.
Asla bir genel af gündemimizde değil. Öcalan için de söz konusu değil.
FKÖ benzetmesi yanlış. Onlar, gasp edilmiş toprakları alma mücadelesi veren insanlar. Kürtlerin böyle bir sorunu var mı? Filistinlilerin pasaportu bile yok. İsrail verirse çıkıyor. Burada hangi örgütü kuracaklar? Türkiye dışında düşünüyorlarsa bilemem. Zaten (Kürt Ulusal) Kongre, Türkiye dışında, o da beni çok ilgilendirmiyor.
Kuzey Irak Yönetimi'nin bize söyledikleri sözlere, taahhütlere ters kararlar münasebetlerimizi etkileyebilir. Biz, kendilerine ülkemizin bölünmesine vesile olabilecek adımlarda münasebetlerimizi gözden geçireceğimizi hep söyledik. Onlar da kadir kıymetini bilmeliler.
(PKK'nın çekilmesi) Türkiye'yi terk konusunda verilmiş sözler yerine gelmiş değil. Çocuk, yaşlı kadın gibi yüzde 20 gibi bir durum. Bunun dışında çıkma diye bir şey söz konusu değil. Böyle bilinmesinde fayda var.
(PKK tehditkar açıklamaları) Zaten silahı bırakmış değiller. Bunlar kendi durumlarını ortaya koyuyorlar. 'Saldırırım' diyene bu ülkenin güvenlik güçleri de herhalde 'Hoş geldin' demeyecek. Gereğini yapacaktır.
(PKK eksenli yayınlar) Son zamanlarda bölücü terör örgütü ile ilgili yazılı ve görsel medyada yoğun yayın yapılıyor. Adamları bu kadar abartmanın anlamı ne? Adeta örgütü, ülkenin kurtuluşuymuş gibi lanse edişler filan. Bunlar benim ülkeme fayda getirmiyor, zarar getiriyor.
'MURSİ'Yİ HANÇERLEDİLER'
Başbakan Tayyip Erdoğan, Mısır'daki katliamla ilgili sorulara şu yanıtları verdi:
Mısır'da yaşananlar, bu ülkenin stratejik önemini hazmedemeyenlerin başlattığı olaylardır. Türkiye ile Mısır'ın bölgede farklı bir yeri var. Türkiye'ye bugüne kadar bakanlar, 'lâiklikle demokrasiyi bir arada götüremez' diyordu. Türkiye, aksini ispat etti. Bunu görmeleri ciddi hazımsızlık başlattı. Üstelik demokrasiyle ekonomiyi başarıyla götürdük.
(Obama'nın mesajı) Bir tavır değişikliği var ama ben daha güçlü bir tavır beklerdim. 'Mursi seçimi kazanmıştır ama...' dendiği anda orada demokrasi ile çelişme başlıyor. Demokrasinin 'ama'sı olmaz. (Mursi'yi) Adamcağızı arkadan hançerlediler.
Ben, orada güçlü demokrasinin yanındayım. Demokrasi orada katledilmiştir. Katledilen halkın iradesi iadei itibar olarak geri verilmelidir. O da Mursi'nin ve siyasi tutukluların serbest bırakılması ile olur. Bu insanların karşısında darbe yönetimleri filan duramaz.
'GERİLİM İNSANI DEĞİLİM'
(Sağlığı ile ilgili iddialar) Armudu yenen ağaç taşlanır. Yenmeyeni kimse taşlamıyor. Ortada bir hizmet, 10 yılda Türkiye'nin geldiği bir nokta var. Bir de sandıktan çıkma çabası olmayan ve oyu artmayan muhalefet var.
(Gergin olduğu iddiası) Bizi üzen şeyler var. Yoksa şahsımla ilgili gerilimler söz konusu değil. Yakından tanıyanlar bilir. Haksızlık karşısında susmam. Ama "gerilim insanı" diye değerlendiriliyorsam üzülmek hakkımdır.