Mayıs 2013. Tablo şöyle:
1- İstanbul'da 2017'de hizmete girecek 100 milyon yolcu kapasiteli 46 milyar dolarlık 3. havalimanı.
2- Japonya ile 22 milyar dolarlık 2. nükleer santral imzası.
3- İstanbul Boğazı'na, 2.5 milyar dolarlık 3. köprü.
4- 93 bin puanı gören Borsa İstanbul endeksi.
5- 135 milyar doları aşan Merkez Bankası döviz rezervi.
6- Yüzde 4.61'e kadar inen iç borçlanma faizi.
7- "Yatırım yapılabilir" seviyeye ulaşan Türkiye kredi notu.
8- 23.5 milyar dolardan sıfırlanan IMF borcu.
9- Düşük enflasyon, artan ihracat, canlı sanayi.
10- Çözüm Süreci'nin umut dalgası.
Bu veriler ışığında, Gezi Parkı eylemlerinin Türkiye'yi istikrarsızlaştırma operasyonuna dönüştürüldüğü çok açık. Lakin ekonomideki olumlu gelişmelerden her kesim pay aldığına göre, "insanlara rahat batıyor" diye bakamayız! İktidar partisi, Türkiye için, "farklı etnik köken, inanç ve düşünceye mensup insanların barış içinde bir arada yaşadığı ülke" diyor. O halde, kendisini "izole veya marjinalize edilmiş" hisseden kitleleri de düşünmek, anlamak ve çözüm geliştirmek, ülkeyi yönetenlerin öncelikli görevidir. Zira siyasetçinin kendisine en çok güvendiği an en zayıf düştüğü an olabiliyor!