Gündem öyle hızlı değişiyor ki... Daha bir ay öncesine kadar "Yeni Sayıştay Yasası'nı" tartışıyorduk. Şimdilik, Sayıştay öncelikli mesele gibi durmuyor. Peki, gerçekten öyle mi? Aslında değil. Geride bıraktığımız günlerde Sayıştay'ın, bir türlü TBMM'ye gelmeyen raporları üzerinden epeyce kavga verildi. Maliye ile örtülü hesaplaşma yaşandı. Ve hepsi bir kenara not edildi...
Gelinen aşamada, "doğru-yanlış" değerlendirmesine girmeden, güncel bilgiyi paylaşmak gerekirse... Yeni Anayasa çalışmaları kapsamında, AK Parti'nin Sayıştay'la ilgili netleşen önerisi dikkat çekici. Hem idari hem mali yargı organı konumunda bulunan Sayıştay'ın, sadece "idari organ" olması planlanıyor. Sayıştay'ın karar ve raporlarına karşı Danıştay'da dava yolu açılıyor.
Anayasa mimarisi bugünden yarına tamamlanacak olmasa da gidişat bu yönde...
Hazır, konu Sayıştay'dan açılmışken... Bir dönem KİT denetimi yapan Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun Sayıştay bünyesine alınmasına benzer bir çözüm "Muhasebat Kontrolörleri" için de bulunabilir. Zaten yaptıkları iş bir yönüyle Sayıştay'ın fonksiyonları ile örtüşüyor.
Öte yandan... İlkesel duruşumuzu hatırlatmakta yarar var. Çağdaş demokrasilerin kalbi, "bütçe hakkıdır." Milletin parasını devlet adına harcayan her kamu görevlisi, milletin iradesinin tecelli ettiği TBMM'ye karşı sorumlu olmalı, gerekirse gidip yargı önünde aklanmalıdır.