Maliye Bakanlığı'nın "vergi idaresi" tarafı bu sıralar hayli hareketli. Özellikle yeni alınan vergi müfettişi adaylarının hangi uzmanlık alanında görevlendirileceği kritik önemde. Öyle ya... Büyük mükellef denetimi ile küçük- orta ölçekli işletmelerin denetimi aynı şey değil kuşkusuz. Eskiden vergi denetmenlerinin yaptığı işler hâlâ "angarya" gibi algılanıyor. Böyle olunca mesleki yeterlilik sınavının üzerindeki baskı artıyor. Bu konunun arka planına daha sonra eğilmek üzere, bağlantılı bir başka hususa değinmek istiyorum. "Vergi denetimi raporlarının kalitesine"...
Vergi, milletin parasıdır. Vergi kaçıran, kendi insanına karşı suç işliyor demektir. Vergi kaçağını ortaya çıkaran devlet memuru ise kutsal bir iş yapıyordur. Ama vergi müfettişlerinin hazırladığı raporların ezici çoğunluğu yargıdan dönmektedir. Nitekim Maliye yönetimi, raporların niteliğini iyileştirmek, tutarsızlıkları gidermek adına bir dizi yeni mekanizma geliştirdi. Rapor yazanın bağımsızlığı tartışması yaratsa da yapılanlar özünde doğruydu. Şimdi, ilave adımlar atma zamanı. Özel yetkilerle donatılmış vergi denetim elemanları, yazdıkları raporun akıbetinden de sorumlu tutulmalı. Bilhassa yargı aşamasında kaybedilen davalar, raporu yazanın performansının ölçümünde, terfisinde, hatta tayininde gösterge olabilmeli.