Başbakan'ın, halkın ilgisi yönüyle memnun kaldığı, teşkilatın performansı yönüyle soru işaretleri ile tamamladığı Mardin ziyareti, geleceğe dair oldukça önemli ipuçları verdi. Hatta bugünden önlem alınmasını gerektiren bir dizi "açığı" da gün ışığına çıkardı.
Şurası bir gerçek ki artık kimse "yerel seçimlere on üç ay var" diyecek durumda değil. Karakteristiği farklı da olsa Mart 2014 yerel seçimleri, siyaset sahnesi açısından en büyük "kamuoyu yoklamasına" dönüşecek. Ve o sonuçlar hem terör sorununun çözümü hem yeni anayasa mimarisi hem de Cumhurbaşkanlığı seçimi açısından belirleyici olacak. Bu yüzden liderler için "bedeni Ankara'da beyni Anadolu'da" dönemi başladı bile.
***
AK Parti Mardin İl Danışma Kurulu Toplantısı'nın basına açık bölümü Başbakan'ın, işi ne kadar sıkı tuttuğunu gösterdi. "
Her sandığa 9 partili ile sahip çıkma, sandıklara kayıtlı seçmenlerin hepsine kadınlar ve gençler aracılığıyla doğrudan ulaşma, ev ve arkadaş toplantıları düzenleme, hükümet icraatlarını anlatma, gelecek vizyonunu paylaşma stratejisi" ders niteliğinde başlıklardı... Ama Başbakan'ı kızdıran tablo da üzerinde düşünmeye değer özellikteydi.
***
Ankara'da daha net gözlemlediğimiz, taşraya da bulaştığı izlenimi veren ruh hali hızla yayılıyor ve AK Parti'de "
yapısal açıklar" yaratıyor... "
Açık" kavramı ile anlatmak istediğimiz konular esasen "
siyasal" alanla bağlantılı.
Kitle partilerinin büyümesi, reformcu kimliğini koruması, kendini yenilemesi "
güçlü ve karizmatik liderlikten" geçiyor. İşte bu açıdan AK Parti, oldukça büyük bir fırsatı kullanıyor. Ancak, her fırsat beraberinde riskler de üretiyor. İktidar partisinden ilk sinyalleri alınan "
rahatlık duygusunda" olduğu gibi. Başbakan öylesine etkili bir siyasi aktör ki tek başına onlarca vagonu çekebiliyor. Bu "
lokomotif güç" eş anlı olarak birçok açığı kapatıyor. "
Kadro açığını, yetkinlik açığını, çalışma açığını, kapasite açığını..." "
Nasılsa Başbakan var. O, başımızda oldukça sorun yok. Bir konuşma yapar, bir duruş sergiler, bir miting düzenler, yetmedi bir yasa çıkarır işi halleder" özgüveni bürokrasiye ve siyasi kadrolara siniyor. Sadece, "
Başbakan'ın sorgulaması, Başbakan'ın yakın markajı, Başbakan'ın yakın takibi" her düzeydeki kamu görevlisini ve siyasetçiyi istim üstünde tutabiliyor.
Üstelik bütün bunlar, "
üç dönem kriteri getirerek partisinde hücre yenilemesi öngören, hayatını teşkilata adayan, umutsuzluğu umuda çevirmeyi başaran" bir lidere rağmen oluşuyor. Genel algı, O'nun tarzına aykırı düşüyor. Gönüllülüğü, özveriyi, samimiyeti, davaya inanmışlığı şiar edinen
Tayyip Erdoğan gibi bir lider, kişilerle kaim olmayacak uzun ömürlü siyasi hareket peşinde koşarken, kimi yol arkadaşları 10 yılın getirdiği güvenle oyundan düşebiliyor. "
Yapar gibi" görünerek "
gerçekte yapmayarak" büyük liderliğin arkasında günü kurtarabiliyor. Buna bir de Başbakan'ın etrafında kurulan zorunlu güvenlik halkası da eklendi mi, doğrusal temas makası da açılabiliyor.
İşte bu yüzden başta Başbakan olmak üzere AK Parti yönetimi, büyük sistemin vidalarını seçimden bir yıl önce sıkıyor!