Galiba "yasa yapma tekniğini" gözden geçirmemizin zamanı geldi. Özellikle "temel yasaların" ekinde, taslak niteliğinde de olsa "ikincil düzenlemelerin" bulunması gerekli. Yasa koyucunun genel hükümler kadar, uygulamanın nasıl tasarlanacağını da bilmeye hakkı var. Nitekim 4+4+4 esasına göre, 12 yıllık kesintili ama zorunlu eğitim öngören yasa teklifinin en can alıcı yanları henüz ortada yok. Oysa kitleleri tedirgin eden hususlar oralarda gizli.
Yönetmeliklere, Talim Terbiye Kurulu kararlarına bırakılan gri noktalar netleşmedikçe, tartışmalar hız kesmeyecek gibi. CHP'nin, makul bir iki uyarısı dışındaki katı ideolojik duruşunun kamuoyunda güçlü karşılık bulduğunu söylemek güç. Peki, veliler tedirgin değil mi? Evet tedirgin. Lakin bu kaygılar, post-modern darbe döneminde yerleştirilen "imam hatip sendromundan" kaynaklanmıyor. İmam hatiplerin orta kısmının açılacak olması, müzmin muhaliflerin, sözde rejim bekçilerinin, elitist çevrelerin genetik şifrelerindeki öcü refleksini tetiklemiş olabilir. Buna karşın her gün bize ulaşan soruların hedefi daha çok "eğitimin kalitesi, program seçimlerinin nasıl yapılacağı, sınavların ne olacağı" ile ilgili. Bir başka ifadeyle veliler, "butik okul" peşindeler. 15 yıl öncesindeki haliyle imam hatip isteyenlere de pek rastlanmıyor. O gruplar dahi ağırlıklı olarak din bilgisinin de verildiği kolej ayarında okul arayışındalar.
***
Bugün gelinen aşamada Milli Eğitim Bakanı
Ömer Dinçer'in açıklamaları belirsizliği gidermediği gibi henüz kaygıları da ortadan kaldıramadı! Cevabı tatmin edici olmayan o kadar çok soru birikti ki. Örnek mi istersiniz...
Okula başlamada 72 ayın üst sınır olacağı söyleniyor. Ama bakanlığın hedefi 5 yaşını doldurmuş 6'dan gün alan çocukların okula başlaması. Yani 60 ay... Acaba veliye tercih hakkı bırakılacak mı? Bazı AB ülkelerindeki gibi 60-68 ay arasındaki çocuklar velilerin isteğiyle 68-72 ay arasındaki çocuklar zorunlu olarak okula kaydolabilecek mi?
Ortaokulda eğilime göre verilecek "
seçmeli dersler" ile lisedeki "
seçmeli paket programların" detayları nasıl şekillenecek? Şimdilik söylenenler, temel derslerin yanına "
müzik, spor, imam hatip, fen ve sosyal bilimlerin" de ekleneceğine ilişkin genel geçer ifadelerden ibaret.
Yeterince seçimi olmayan dersler bir okulda okutulmayıp, diğerinde okutulacak mı? Yoksa üstü örtülü biçimde belli programlar mı dayatılacak? Bir öğrencinin bile seçmeli ders talebi karşılanacak mı?
Bütün liseleri "
anadolu lisesi yaptım" demekle ne değişecek? Öğretmen kadrosu ve üniversiteye yerleştirme performansıyla ayrışmış, başarılı öğrencilerin gittiği fen ve anadolu liseleri kaldırılacaksa, kalite nasıl korunacak? Bir neslin test aracına dönüşmesi önlenebilecek mi?
Askeri liselerin müfredatı ve askeri liselere giriş şartları nasıl düzenlenecek?
8 yıllık eğitimin finansmanı için hazırlanan özel yasanın benzeri, ek gelir düzenlemesi yapılacak mı?
Yeni sistemde öğrencilerin, 8 yıllık eğitime göre kurgulanmış ilkokulla bütünleşik ortaokula devamı ile lise bünyesinde açılacak orta kademeye devamı arasında pedagojik açıdan doğabilecek sorunların önü nasıl alınacak? Bir okulda 5-13 yaş grubu, diğer okulda 10-17 yaş grubunun bulunması risk yaratmayacak mı?
Maalesef bu ve benzer soruların yanıtları, bakanlıktaki bürokratların kafasında bile henüz olgunlaşmış değil.