28 Şubat hesaplaşması başladı ama bir yönü sanki eksik kaldı... "Ekonomi!" Gerçi şimdilerde, 16 yıl öncesinin faturasını kesenlerin bir bölümü, o günkü güç odaklarıyla temastaydı ya neyse...
Tabii hafıza nankördür, yanıltabilir de. Onun için notlarımıza baktık. Refah-Yol Hükümeti denilince akla gelen üç önemli konu vardı:
1- Kaynak paketleri. 2- Denk bütçe. 3- Havuz hesabı.
Merhum Başbakan Necmettin Erbakan'ın, ekonomiyi ele alış biçimi yerleşik hiçbir kalıba uymuyordu ama bam tellerine dokunuyordu.
1996'dan kalan "TC Başbakanlık" antetli beyaz dosyaların kapaklarını kaldırdığımda hâlâ değerli olan başlıkları hatırladım:"
Faizler, iç borçlar, borsa, kalkınma hızı, özelleştirme, yap- işlet- devret, yeni gelirler, yabancı sermaye, denk bütçe, yatırımlar, Doğu- Güneydoğu Anadolu, enerji, istihdam, rantiyeden reel ekonomiye geçiş, enflasyonun düşmesi..."
Ayrıca, hedef kitleler de ayrı ayrı dosyalardaydı...
"Köylü, esnaf, memur, işçi, dul-yetim ve yoksullar, emekliler."
***
Erbakan Hoca, inanılmaz çalışırdı. Bakanlar Kurulu, Kaynak Paketi, Özelleştirme, Yeni Lira toplantıları, Çarşamba Zirveleri gibi... Ama o dönemde Maliye Refah'ta, Hazine DYP'deydi. Geleneksel hazine ekibi ise piyasa ile içli dışlıydı. Hangi tarihte ne kadar borç itfa edileceğini, hangi bankanın nakit durumunun ne olduğunu, hangi müteahhidin ne kadar ödenek beklediğini bir iki bürokrat bilirdi. Hoca'nın adamları hazineyi marke eder ama mutlak sonuç alamazdı.
Evet, bazı projeler abartılı, neredeyse hayali idi. Denk Bütçe iddiası da o anda gerçekçi olmaktan uzaktı. Buna rağmen bir ideali yansıtıyordu. "Faizleri düşürme, vergi dışı kaynak yaratma, aşırı borçlanmayı önleme, geniş kitlelere kaynak transferi" gibi... Nitekim, o tarihteki sonuç raporlarına şu neticeler yansıtılmıştı:
"Hazine borçlanma faizleri düşürüldü, kamu havuz hesabıyla KİT'lerin yüksek faizle borçlanması durduruldu, kur garantili dış borç uygulaması sonlandırıldı... vb"
***
28 Şubat'ı planlayıp "irtica" korkusu üzerinden psikolojik harekât yapanlar, oyunu bozabilecek bürokratları fişleyip, kızağa çekilmelerini de sağladılar. Andıçlanan, kimin yazdığı bile belli olmayan bir derkenar notla kaderi değişen, AK Parti iktidarı ile itibarı iade edilen o kadar çok isim tanıdım ki. Bunların çoğu, 28 Şubat damgası yüzünden 2007'ye kadar Köşk bariyerine de takıldı ve asaleten atanamadı. Sonra... Merak edip kendi fişlerini görenler bile oldu.
Sözün özü...
28 Şubat, sadece siyasi gücü ele geçirme operasyonu değildi, anı zamanda ekonomik tekellerin korunması operasyonu idi. 1997 sonrasında himaye edilen sorunlu bankalar, lisans alan patronlar incelenirse bu gerçek daha iyi anlaşılır. Bugün tesis edilen, "tek haneli enflasyon, itibarlı TL, düşük faiz" ortamı, 1996-1997'nin de ana hedefi idi. O hedeflere geç de olsa ulaşıldığı için içeride ve dışarıda ülke kalıplarını kırabildi.