Bahçeli'nin Öcalan üzerinden konuya dair bütün restleri gördüğü yüzleşme çağrısı, DEM'den önce CHP'yi sarstı.
DEM'le "kent uzlaşısı" sayesinde İstanbul başta olmak üzere pek çok belediyeyi kazanan CHP'deki hizipler bu süreçte 2028 hesaplarına göre tavır aldılar.
Bahçeli'nin çıkışını, "El yükseltiyorum. Kürtlere devlet vaat ediyorum" diyerek karşılayan Özgür Özel, jet hızıyla gittiği Diyarbakır'da da "Oy kaybetsek de tarihin doğru yerinde duracağız" dedi.
İstanbul'u büyük oranda DEM oylarına borçlu olan İmamoğlu başta bocalasa da sonradan "Adres Öcalan değil Demirtaş" pozisyonunda karar kıldı. Bu vurguyla da Özel'i iktidar cephesine doğru ittirip genel başkanından ve doğal olarak partisinden ayrı, müstakil bir tavır aldı.
Ankara'da yüzde 60 oyla rekor kıran ve bu yüzden DEM oyları umurunda bile olmayan Mansur Yavaş ise MHP tabanına oynamayı seçti. Özel'den ve İmamoğlu'ndan farklı bir tercihte bulunup, tartışmaya "Altaylar'dan Tuna'ya" şarkısını söyleyerek dâhil oldu.
Böyle bir atmosferde, CHP'nin DEM'li Belediye Başkanı Ahmet Özer'in PKK üyeliği suçlamasıyla tutuklanması ise İmamoğlu'na bir hamle fırsatı daha doğurdu. İmamoğlu, genel merkezi beklemeden herkesi ve tüm ajansları gece yarısı Özer'in tutuklandığı Çağlayan Adliyesi'ne çağırdı. Son bir haftadır ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı gibi konuşan İmamoğlu, Özer'in tutuklanmasını kampanyasında sıçrama noktası olarak kullanmaya karar vermişti.
Özgür Özel de gidişatı görmüş olmalı ki, İmamoğlu'nun topa girmesinin ardından apar topar Ankara'dan yola çıktığını açıkladı. İl Başkanı, "Genel başkanımız yarın İstanbul'da olacak" dedi. Tüm belediyelere "İstanbul'a gelin" çağrısı yapıldı. Ama nafile, İmamoğlu erken kalkmıştı.
Sizin de aklınıza, 2023 yılında muhalefetin cumhurbaşkanı adayı tartışılırken Saraçhane'de olanlar gelmiyor mu?
İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olması muhtemel Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yurtdışındayken, hakkındaki bir mahkeme kararını gerekçe göstererek tüm muhalefeti Saraçhane'ye çağırmış, tüm dikkatleri üzerinde yoğunlaştırmaya çalışmıştı.
Kemal Bey de Özel gibi telaşla yurtdışındaki programını iptal edip yola çıkmış ama o da geç kalmıştı.
O gün İmamoğlu belediyenin önündeki otobüsün üzerine çıkarken Meral Akşener'e ve İyi Parti'ye sarılmıştı; geçen gece Çağlayan'da nutuk atarken de içeride olan Demirtaş'ın ruhuyla kucaklaştı.
***
MANSUR YAVAŞ KENDİNİ CHP'DEN AYRIŞTIRIYOR
Mansur Yavaş, Ahmet Özer'in tutuklanması üzerine gösterdiği tepkiyle bir kez daha pozisyonunu tahkim etti. Olaydan saatler sonra yaptığı açıklamada ağırlıklı olarak Özer hakkındaki soruşturma sürecinin prosedürlerini eleştirdi.
Dün de partisi, tüm il ve ilçe belediye başkanlarının programlarını iptal edip saat 16.00'da Esenyurt Belediyesi önündeki protestoya katılması istendiği halde "Cenazemiz var" diyerek bahane gösterdi.
Yavaş, 2028 mücadelesinde kendisini CHP'yle sınırlandırmayacağının, daha geniş bir perspektif izleyeceğinin sinyallerini veriyor.
***
KEMAL BEY'İN OLMADIĞI BİR ORTAMDA SİYASETE DÜŞEN GÖREV
CHP kazan gibi kaynarken gözlerin çevrildiği Kemal Kılıçdaroğlu da Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanması üzerine "sine-i millet" çağrısı yaptı.
Belli ki arkasından hançerlenip emekliliğe sevk edilen Kemal Bey'in ofisinde canı çok sıkılıyor. İktidara yürüdüğünü düşünen partisine Meclis'i terk etme çağrısı yapmasının başka bir izahı olabilir mi?
***
ÖCALAN'I ÇOKTAN İMRALI'YA GÖMMÜŞLER
Bahçeli'nin Öcalan çıkışı, CHP'nin ardından DEM, Edirne ve Kandil hattındaki dengeleri de etkiledi.
Zira bu üç aktör de her zaman adres olarak Öcalan'ı gösteriyordu. Bahçeli de o zaman bu adresin doğrudan konuşması gerektiğini söyledi.
Sondan başlayalım... Kandil karnından konuşuyor.
Edirne'deki Demirtaş "Muhatap benim" diyor, kulis yapıyor. Ziyaretçileri yoğunlaştı.
DEM'e gelince... Partide gidişatın farkında olanlar normalleşme istese de Kandil'in ve Edirne'nin Öcalan'ın üstüne toprak atma girişimlerine karşı net bir tavır sergileyemiyorlar.
Böyle giderse tasfiye olmayalım derken siyasetteki tüm ağırlıklarını kaybedecekler, tabanı da kurda kuşa kaptıracaklar.