Sorsan "Müslümanız" diyen FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in "darülharpteki" cenaze törenini görmediniz mi?
Stadyumda, tekbir getirmenin yasaklandığı, İngilizce duaların okunduğu, mevtadan "lordum" diye bahsedilen garip bir organizasyondu. İncil'den pasajlar bile unutulmamıştı.
Yüzlerini güneş gözlükleri ve şapkalarla gizleyen FETÖ'cüler de açık havada oldukları hâlde pandemide ele ayağa düşen cerrahi maskelerden takmışlardı.
Evet, tarikat deyince aklımıza otomatikman İslam geliyor ancak bu "kült" işinde kimse Amerikalılar kadar uzmanlaşmamıştır. Ülkede son yüzyılda iğneden ipliğe envai çeşit tarikat kuruldu. Aralarında zaman zaman toplu intiharlara kalkışacak kadar etkili olanları da çıktı.
ABD siyasetini bile domine eden tarikatlar var. Bu potansiyelin farkında olan CIA da yeni tarikat tasarımları geliştirecek kadar ileri gitti. Adam devşirme metotlarının el kitabını yazdı.
Çünkü ABD'nin Müslüman coğrafyadaki nüfuz mücadelesinde mavi gözlü, sarışın ajanlar yerine "Ilımlı İslam" masalını anlatan bu badem bıyıklı tarikat mensuplarını kullanmak çok daha işlevseldi.
Şimdi de liderinin ölümüyle ağır darbe alan ve Türkiye'de deşifre olan, nefret objesine dönen FETÖ kültünü ABD'de, Avrupa'da kullanmak için yeniden dizayn ediyorlar. Liderini bir Evanjelist gibi, takipçilerini de modern bir Doğu tarikatının üyeleri diye pazarlamak için cenaze törenini İslami geleneklerden arındırıyorlar.
Herkes her şeyin farkında. Ama FETÖ'nün üstüne tüy diken bu seremoniden sonra sanırım en saf mensupları bile kendilerine gelmişlerdir.
Öyle ya insan hiç olmazsa bir cami falan "kiralardı" değil mi?
***
OBAMA YIRTINIYOR
5 Kasım seçimleri öncesi ABD'de bazı eyaletlerde erken oylar kullanılmaya başlandı. Demokratlar'ın katılımının daha yoğun olduğu gözleniyor.
Peşi sıra yayımlanan anketlerde de Kamala Harris önde görünüyor.
Ne var ki sırtından ter akarak miting miting gezen Obama'nın telaşı insanı şüphelendiriyor. Zira salon beyefendisi tavrını vestiyere asmış, esiyor, gürlüyor. Trump'a kişisel kini olduğunu gizleme ihtiyacı bile duymuyor. Dışarıdan bakan biri rahatlıkla, adayın Harris değil Obama olduğunu sanır.
Anlaşılan işler ABD merkez medyasının söylediği gibi Demokratlar için çok da tıkırında değil.
Umarım yanılmıyorumdur.
***
ARAMIZDA HEİMLİCH MANEVRASINI BİLMEYEN VAR MI?
Dün de Malatya'da halk otobüsü şoförü Mustafa Baştuğ'un, boğazına çikolata parçası kaçan 2 yaşındaki çocuğu Heimlich manevrası yaparak kurtarmasının görüntüleri vardı.
Gün aşırı ajansa, lokantalardan, okullardan, sokaktan bu manevrayı bilen vatandaşlar sayesinde kurtarılanların görüntüleri düşüyor. Mutlu sonla biteceğini bildiğimiz bu videoları heyecanla izliyoruz, umudumuz artıyor.
Her defasında da aynı soruyu soruyorum:
Ne ara halkımız bu konuda eğitildi?
Emeği geçenlere helal olsun.
***
BAYKAR, FALTAYLI'YA NİYE REKLAM VERİR?
Baykar'ın Fatih Altaylı'nın Youtube yayınlarına reklam vermesine şaşıranlar var. Şaşırmayanlar da. Ertuğrul Özkök şöyle yazmış:
"Ben bu tercihin bizzat Baykar şirketi tarafından yapıldığı kanaatindeyim. Çünkü Fatih Altaylı'ya sordum. 'Evet doğru, bize en çok ilan veren şirketlerden biri' dedi. Hatta şöyle de bir espri yaptı: 'O kadar çok ilan veriyorlar ki, sponsor olsalar daha ucuza gelir...'"
Ben şaşırmayanlardanım. Baykar neticede ticari bir şirket. Vergi rekortmeni olmadılar mı? Hedef kitlesini de bu refleksle belirliyorlar demek ki.
Hatırlayın, "Elektrikli arabayı dışarıdan getiriyorlar" diyen Altaylı'yı Togg CEO'su da ağırlamıştı.
Ayrıca "yandaş" gazetecilere niye sponsor olsunlar ki, onlar zaten kendilerini eleştirmiyor, destekliyor.
"Ama bu işin siyasi yönü de var" mı diyorsunuz?
Orada da mantık pek farklı değil ki. Eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop da her dönem halkın bir kısmının iradesini çöp yerine koymasıyla meşhur olmuş bu arkadaşa Meclis'in 100. yıl etkinliklerinde söz vermişti.
Eğer şirket yetkilileri bu reklam kararını yapay zekâya sordularsa cevap olarak da aşağı yukarı bu yazdıklarımı almışlardır.