Dün TBMM'de çok gizli bir oturum vardı. Genel Kurul'un kapıları sıkı sıkıya kapatıldı, sürgülendi. Öyle ki, Meclis'in girişindeki basın ofisleri bile olur da gazeteciler içeride konuşulanları duyar diye kapatıldı, kilitlendi.
Konuyu biliyorsunuz. Meclis'te temsil edilen tüm partilerin vekilleri, İsrail tehdidi gündemiyle bir araya geldiler.
Hükümetin ve devlet kurumlarının yaptığı bilgilendirme devlet sırrı niteliğinde olduğu için Genel Kurul'daki görüşmelerin içeriği açıklanamayacak. Kapalı oturum tutanakları ve özetleri ancak 10 yıl sonra yayınlanabilecek.
İyi güzel de insan ister istemez kaygılanıyor.
Yok, dışarıdan içeriye bir sızma olmasından değil; bizzat içeridekiler yüzünden!
DEM'li vekiller, önceliklerinin ABD'nin, İsrail'in Suriye'nin kuzeyindeki kara ordusu işlevi gören PYD-PKK olduğunu gizleme gereği bile duymuyorlar.
Evet, MHP Lideri Devlet Bahçeli oturumdan bir süre önce gidip ellerini sıktı ama sonrasında kendilerinden Türkiye'nin ulusal konularında sağduyulu olacaklarına dair en ufak bir uzlaşı sinyali bile göremedik.
Neyse, umarım kapalı oturumda her şeyi açık açık konuşmamışlardır.
***
PES!
Rize'de Burger King mağazası açılışını protesto eden Kemal Sağlam isimli akademisyen feci şekilde dövülmüştü.
Pes demiştim.
Açılışa katılan İyidere Belediye Başkanı Saffet Mete'nin olayla ilgili savunmasını okuyunca pes demekte aceleci davrandığımı fark ettim. Şöyle söylüyor:
"İşletmenin sahibi, okul arkadaşım. Belediyemize kadar gelip davet etmişti. Davete icabet ettik. Rize'de ve Türkiye'de binlerce Burger King var. Ben orada hiç yemek yemedim. Yeseydim İsrail'e destek vermiş olacaktım. Açılışta 10 dakika bile durmadım. Kurdele kesimine denk geldim. Hakkımızda karalama kampanyası düzenleniyor. İsimlerimizi medyaya vererek 3 belediye başkanını da ateşe atıyorlar. Marketlerde de İsrail menşeli ürünler var. O zaman hiçbir şey almayalım marketlerden. Burada bakış açısında sorun var."
İyi mi, yine suçlu biz olduk! Kemal Bey'e dava açmasalar bari!
***
ALMANYA HEP SOYKIRIMDAN YANA
7 Ekim'in yıldönümünde tüm dünyada olduğu gibi Almanya'da da İsrail'in soykırımına lanet gösterileri vardı.
Polis gündüz elinde Filistin bayrağı var diye kipalı Yahudilere bile vahşice saldırırken akşam da meşhur Brandenburg Kapısı'na, şu ana kadar 41 bin sivili katleden soykırımcı İsrail'in bayrağı yansıtıldı.
Haklısınız, yeni bir şey yok. Almanya için soykırıma destek bir alışkanlık.
80 yıl önce ülkenin sembolü olan kapıyı Yahudi soykırımını yürüten Nazilerin bayrakları süslüyordu.
***
ADAM HARCAMAK BU KADAR KOLAY MI?
NTV Dış Haberler Müdürü Ahmet Yeşiltepe'nin, İran'ın İsrail'i vurduğu gece yayında sivillerin hayatından kaygı duyduğu yönündeki cümlesi sosyal medyada infiale sebep oldu.
Dün okuduğum haberlere göre, tepkiler üzerine NTV, Yeşiltepe'yi izne çıkarmış, dönüşte de iş akdi sonlandırılacakmış.
O gün de yazdım. Ahmet Yeşiltepe'den siyonist çıkmaz. Kendisi yıllardır yaptığı işlerle, haberlerle Filistin'e desteğini açıkça ortaya koymuş, bu konuyu yönettiği haber merkezinin önceliği haline getirmiş bir gazeteci. Arşiv şuracıkta duruyor.
Ayrıca o gece üzerinde tartışılan cümlesinin öncesinde de söyledikleri var. Ama ne yazık ki, kelle isteyenler, Ahmet'in konuşmasından işlerine gelen bölümü kesip piyasaya sürdükleri için iyi niyetli insanları da saflarına çekmeyi, lince ortak etmeyi başardılar.
Gerçeği kendileri de bildikleri hâlde sosyal medyadaki kuru gürültüye pabuç bırakıp yıllardır çalıştıkları, yakından tanıdıkları Ahmet Yeşiltepe'ye karşı vefasızlık yapan NTV yönetiminin bu kararını gözden geçireceğine inanıyoruz.
Peki ya basın meslek örgütleri? Yeşiltepe'nin uğradığı lince, haksızlığa, muhalif bir isim olmadığı için mi sessiz kalıyorlar? Basına yıllarını vermiş, kendi gündemiyle meşgul, nitelikli işler yapan müstakil bir gazeteciyi harcamak bu kadar kolay olmamalı. Soykırım günlerinde safını açık eden insanları karanlık tarafa doğru iteklemeyelim.