Aynı başlıkla pandemide de yazılar yazdım.
Çünkü Sağlık Bakanının yönetime el koymuş askerler gibi her gece ekranlarda olağanüstü hal koşullarını hatırlattığı, televizyonların, gazetelerin saat başı, mevsimsel gribe yakalanan hastaları gösteren korona tablolarını yayınladığı günlerdi.
İnsanın insana şüpheyle, korkuyla yaklaşmaya başladığı; cenazelerin cemaatsiz gömüldüğü, 1500 yıldır safları sıklaşsın diye uğraşılan camilerde namaz kılanların arasına şerit çekildiği; gece aynı yatakta uyuyan karı kocanın sabah trafikte durdurulup "neden otomobil içinde maske takmıyorsunuz" diye azarladığı bir cinnet dönemi...
Biliyorum içinizden "taktın pandemiye, geçti gitti" diyenler var.
Unutmak istemenizi anlıyorum ama görmüyor musunuz geçen bir şey yok?
Korku yine iş başında. Sadece konu farklı. Bu kez öne çıkartılan asayiş.
Televizyonların, gazetelerin, sosyal medyanın gündemi sokak kavgaları, cinayetler, tacizler... Reyting, tık da bol.
Siyasetin tepkiyi dindirmek için başvurduğu çözüm ise, sistematik olarak beslenen bu gündeme dahil olmak. Tutuklananların, gözaltına alınanların görüntülerini, sayıları vs. yayınlamak.
Umarım Adalet Bakanlığı da her gün mahkum edilen, içeriye tıkılan suçluların, sapıkların, zorbaların görüntülerini, sayılarını falan ilan etmeye başlamaz.
Evet, dünya kötülüklerle dolu. Her memlekette olduğu gibi bizim de aramızda sapıklar, katiller, zorbalar var, olacaktır da. Ama Türkiye hala sokakta insanların birbirine sahip çıktığı, dünyanın en güvenli ülkelerinden biri.
Oyuna gelmeyin, sokaktan korkmayın, korkutmayın, "bu ülke yaşanmaz" diyenlere teslim olmayın.
***
NEYE İNANACAĞIZ?
Yapay zekanın son tanıtılan sürümlerinden birinde "yapay zekayla oluşturulduğu anlaşılmasın" diye bir komut veriyorsunuz. Ortaya, gerçeğinden ayırmanın neredeyse imkansız olduğu bir tasarım çıkıyor.
Herhangi birini istediğiniz bir yerde göstermek, ona istediğinizi söyletmek, yaptırmak mümkün.
İçerik üretiminin bu boyuta geldiği ve kitlesel paylaşımın önünde herhangi bir denetim mekanizmasının kalmadığı günümüzde tepki verirken, taraf olurken çok ama çok dikkatli olmak zorundayız.
Sözünü ettiğimiz yapay zekanın, Gazze'deki kitlesel suikastler için kullanılan bir teknoloji olduğunu aklımızdan çıkartmamalıyız.
Başlıktaki soruya gelince...
Akıl ve bilim çağı diye pazarlanan bu modernizm bataklığında vicdanımızdan ve sezilerimizden başka sığınacağımız gerçek kalmadı galiba.
***
YENİ GÖÇ DALGASI
Bölgedeki yerel gazeteciler, İsrail'in Lübnan'daki saldırılarından kaçan çok sayıda mültecinin, Kuzey Suriye'de Türkiye'nin kontrolünde olan bölgelere doğru ilerlediğine kaydediyorlar.
"Kafamızı içeriye gömelim, Suriye'nin kuzeyinde ne işimiz var" diyenler sınır ötesinde alınan tedbirlerin ne işe yaradığı düşünmeye başlarlar mı?
Türkiye bölgedeki vaha pozisyonunu korumak için sınır ötesindeki varlığından, insanlıktan yana duruşundan asla taviz vermemeli.
***
ELON MUSK TRUMP'TAN HEVESLİ AMA...
Cumhuriyetçilerin başkan adayı Trump, Pensilvanya eyaletinin Butler bölgesinde 13 Temmuz'da suikast girişimine uğradığı alanda tekrar seçim mitingi düzenledi
"Nerede kalmıştık?" diyerek konuşmasına başlayan Trump "Keskin nişancı korkunç canavardan tanrı beni korudu ve başarılı olamadı. 12 hafta önce hepimiz Amerika için bir kurşun göğüsledik" dedi.
Rakibi Kamala Harris içinse ağır konuştu:
"Belki de beni öldürmeye çalışan onlardı"
Trump sahnedeki onur konuğu ise Elon Musk'tı. Trump'ın bakanlık teklif ettiği Musk sahnenin tozunu attırdı.
2024 seçimlerinin ABD tarihindeki en önemli seçimlerden biri olduğunu, Demokratların özgür ifadeyi yok etmeye çalıştığını savundu. Demokrasinin korunması için Trump'ın kazanmak zorunda olduğunu savunan Musk, "Herkes kayıt olsun ve oy versin. Yoksa bu son seçim olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Gidişata bakılırsa ne yazık ki ABD'nin son seçim olacak gibi.