Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Bu kadar Mossad casusu sizce İstanbul’da ne arıyor?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Dün İsrail istihbarat servisine yönelik 8 ilde operasyon vardı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İsrail istihbarat servisinin Türkiye'deki yabancı uyruklular üzerinden "taktik bazda işler" yapmayı amaçladığının tespit edildiğini açıkladı.
Aldığımız bilgilere göre kaçanlar da var ama İstanbul merkezli operasyonda 34 şüpheli yakalandı.
İsrail'in en önemli gazetesi Haaretz, haberi "Mossad casusları Türkiye'de yakalandı" başlığıyla gördü.
Filistinli sivilleri katletmekle meşgul olan İsrail'in, istihbaratını Türkiye'deki provokatif casusluk faaliyetlerine yoğunlaştırması şaşırtıcı değil.
"One minute" hadisesinden sonra Türkiye'ye çektikleri operasyonları, kaşıdıkları yerleri, harekete geçirdikleri unsurları, provokasyonlarını unutmadık.
Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Filistin meselesinde en az "one minute" kadar sert bir tavır alması üzerine Türkiye'yi içeride "terbiye" etmeyi hedefliyorlar. Ankara'nın Arap coğrafyasıyla ilişkilerini sekteye uğratmak istiyorlar.



Siz bakmayın hangi devletin istihbaratına çalıştıkları belli olmayan "İslamcı" maskeli aparatların, "Erdoğan, İsrail'e yardım gemileri gönderiyor, ticareti büyütüyor" diye bağırmalarına.
Uluslararası ticaret verileri herkese açık, sır değil. 7 Ekim'den bu yana Türkiye'nin dış ticareti yüzde 50 azaldı.
Kaldı ki bahsettikleri Erdoğan... Netanyahu'ya açık açık "kasap" diyerek İsrail'in soykırımına karşı en net tavrı almaktan çekinmeyen bir lider.
Bilmiyorlar mı?
İsrail gibi onlar da biliyorlar elbette. Bir yandan "Bize ne Filistin'deki soykırımdan, Arap mıyız biz" diye bağırıp ardından hükümetin İsrail'e ticari boykot uygulamasını talep eden sözümona "solcuların" simetrisindeki vazifelerini görüyorlar, o kadar.
Gelelim başlıktaki sorumuza; ülkeleri topyekûn savaştayken, bunca Mossad ajanı Türkiye'de ne arıyor?
Ne arayacaklar?
Tam da bu havayı arıyorlar; yüzlerine "Türkçü, milliyetçi" maskesi geçirilmiş tetikçilerin, Ogün Samast adaylarının da sahaya sürüldüğü kaotik ortamı.

***


ÖZGÜR ÖZEL KARAKOLDA POZA YETİŞEMEDİ AMA...
İsrail, Arap coğrafyasıyla Türkiye'nin ticari ve siyasi bağlarının kopartılması için tüm unsurlarıyla operasyonda.
Türkiye'yi seçime "Atatürk kutuplaşması" ikliminde sokmayı hedefleyen ana muhalefetin lideri ise yerele saplanıp kalmış.



Dün Genel Başkanları Özgür Özel, saldırganın ailesini arayıp hukuki desteğe hazır olduklarını söylemiş.
Saldırıya uğrayan vatandaşı arayıp "Geçmiş olsun" diyecek hâli yoktu ya.
Karakola gidip Türk bayrağı önünde Ogün Samast pozu vermeye kalkmadığına dua edin siz.

***


CELAL ŞENGÖR, METİN AKPINAR, FATİH ALTAYLI FALAN...
Sosyal medyadaki hareketlilik de gözünüzden kaçmamıştır. Riyad'daki şovun ardından troller aktifleştirildi, küfür kıyamet, tehdit gırla.
Firari FETÖ'cü Emre Uslu ve saz arkadaşları bile gaza getirilmeye çalışılan Kemalist kitleyi, "Uyanın ey ahali, halifelik hortluyor" tweet'leriyle uyarıyorlar.
Kamuoyunun tanıdığı isimler üzerinden sosyal medyada toplumu geren, suçu öven, şiddeti teşvik eden paylaşımlara da hız verildi.
Yine Celal Şengör'ün, Metin Akpınar'ın vs. adını ve resmi kullanan hesaplar, provokatörü tebrik eden mesajlar paylaşıyorlar.
Saldırgana "Eline sağlık" yazıp, sonra yaptığı işin çocuk oyuncağı olmadığını anlamış olmalı ki silen Fatih Altaylı'nın safını biliyoruz. Bir açıklama yapmasını beklemiyoruz.
Peki, haklarındaki en ufak yanlış anlaşılmayı bile hemen düzelten, imajlarına çok önem veren bu isimlerin, "Şiddeti övmemiz mümkün değildir" diye bir satır açıklamalarını duyan var mı?
Bakın Türkan Şoray, "Adıma tweet atan hesaplar bana ait değil" diye açıklama yapıyor. Sessizliğinizi "İstemem, yan cebime koy" diye okuyoruz.

***


ALLAH RAZI OLSUN BE MUAZZEZ HANIM!
Şair Sezai Karakoç'un, adına "Mona Roza" şiirini yazdığı, aşkından dolayı ömür boyu evlenmediği, Cağaloğlu'nda bir hana kapandığı, Cemal Süreya'nın ise uğruna soyadından bir harf eksilttiği Muazzez Akkaya uzun yıllar sonra 94 yaşında sessizliğini bozmuş.



İki yakın arkadaş olan Süreya'nın ve Karakoç'un Mülkiye'deki öğrencilikleri sırasında gönüllerini fena kaptırdıkları sınıf arkadaşları Muazzez Hanım, Anadolu Ajansı'na şunları söylemiş:
"Bana yazılan şiirleri zaman içinde ne yazık ki kaybettim, buna gerçekten üzülüyorum."

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Melih Altınok | Bu kadar Mossad casusu sizce İstanbul'da ne arıyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA