Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Johnson’ın özrü kabahatinden büyük

Sesli dinlemek için tıklayınız.

İngiltere'nin eski Başbakanı Boris Johnson, dün halkından pandemi politikaları için özür diliyordu.
Yok, serbest piyasanın piri Adam Smith'in memleketinde piyasalara müdahale ettiği, aşırı tedbirlerle ticareti sınırlandırdığı, ekonomiyi mahvettiği için değil. Özrünün dayatmalarla, yasaklarla, evrensel insan haklarını ihlal etmesiyle de alakası yok.
Sabık başbakan, meğer Kovid- 19'un Britanya için "tam bir felaket" olacağını zamanında fark edemediği için çok pişmanmış.
Bayram değil seyran değil nereden icap ettiyse?
Kendisinin, pandemi tedbirlerine uymayacağını açıkladıktan hemen sonra müstakbel Kral Charles'la birlikte "mevsimsel gribe" yakalandığını hatırlıyoruz.



70 milyonluk ülkede herkesten önce, ıssız taşradaki şatolarda yaşayan, en sıkı izolasyon tedbirleriyle korunan 1 ve 2 numaranın koronaya yakalanması dünyayı şaşırmıştı.
Ardından Johnson iyileşmeyi beklemeden, ağzında maskesi olduğu hâlde kameraların karşısına geçmişti. Kraliçe'nin parlamentodaki nazik veto desteği sayesinde çıkardığı Brexit kararıyla karşısına aldığı küreselcilere adeta "pes" diyordu.
Radikal kararından radikal bir şekilde dönmüştü. "Aşıyı da dayatacağım, maskeyi de... Kapanma tedbirlerini, tedavi protokollerini DSÖ'ye devredeceğim" diyerek nedamet getiriyordu.
Gelin görün ki işe yaramadı. Koltuğunu kaybetti.
İngiltere'de o gündür bugündür dikiş tutmuyor. Kaçıncı başbakanları sayamadık. Basında "Buzdolabındaki marul bile başbakanlarımızdan daha uzun dayanıyor" geyikleri çevriliyor.
Anlıyoruz, Johnson da hâlâ siyasetteki iddiasını kaybetmemiş. Bir şans daha istiyor. Normaldir.
Ne var ki bunu zamanında kendisini başbakan seçen İngiliz halkından değil, başını yiyenlerden istiyor.
Hâliyle de talep ettiği şey artık İngiltere'nin iktidarı değil sömürge valiliği koltuğu.
Öyle ya adamlar zaten İngiltere'ye, kökü Hindistan'ın sömürge soylularına dayanan bir yediemin atadılar. AB'nin sığ limanından demir alıp üçüncü yol okyanusuna yelken açmaya cüret eden İngiltere'nin yeniden entegrasyonu projesini bizzat kendi adamlarıyla yürütüyorlar.
Ali Kemal'in torunu Boris Bey'in daha fazla sadakat göstereceğine neden inansınlar ki?
Sizce de "Üzerinde güneş batmayan imparatorluk" için acıklı, bağımsızlığını arayan tüm ulus devletler içinse ibretlik bir akıbet değil mi?

***


AĞANIN MALI ÇIKAR UŞAĞIN CANI
İyi Parti'nin yerel seçimlere bağımsız girme kararını açıklamasının ardından, bağımsız gazeteci pozlarıyla tanıdığımız CHP'li arzuhalcileri izliyor musunuz?
Açık açık köşelerinden İyi Partili siyasetçileri tehdit ediyorlar. Seçilmiş siyasilere "Trol" diyorlar.
Sukutuhayale uğrayan CHP ve belediye başkan adayları bile, ekranda "Bana giren çıkan yok" diye ağzını bozan gazeteciler kadar sinirli görünmüyorlar.



Evet, bir süredir bu hâldeler. Seçim öncesi de Kemal Bey'i terbiyesizce hırpalıyorlardı. O çok sevdikleri tarafsızlık numarasını bile yapamayacak kadar kontrolü kaybettiler.
Sizce neden?
"İktidar hayalleri suya düştü, belediye mamaları da kesilecek ya, amatörleşmeleri ondan" diyoruz, kızıyorlar.
"Peki neden o hâlde?" diye ısrar ediyoruz.
"CHP'nin, muhalefetin iyiliği için" diyorlar.
Aman, "Peki ya iktidar taraftarlarının iyiliği ne olacak?" diye sormayın.
"Yandaş" derler.
Biz bu uşaklarla ne yapacağız?

***


BÜYÜKERŞEN'İN SUÇU NE?
Herkes Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in yeniden aday gösterilmesini eleştiriyor.
86 yaşında olan Büyükerşen ise "İnsan kendisini hissettiği yaşta sayar. Kendimi hiçbir zaman yaşlı hissetmedim" diyor ve devam ediyor:
"1999'da siyasete girdim. Artan oy oranıyla 5 dönem seçimi kazandım. Son seçimde oy oranım yüzde 52.8, partimizin Eskişehir'de genelde oyu yüzde 25-30 arasında oynar. Türkiye'de muhalefet partileri içinde oy yüzdesi en yüksek olanlardan birisiyim."



Büyükerşen gayet dinç görünüyor. Yaşam enerjisini çalışmaktan aldığı ortada. Eleştirilere rağmen son tahlilde de Eskişehir halkını ikna etmeyi, sandıktan çıkmayı başarıyor. Kim ne diyebilir?
Büyükerşen'in yerinde olsam, "Söz, deneyimimi acemi rakiplerimin aleyhine kullanmayacağım" der, güler geçerim.
Gerisini, genç olduğu hâlde bir ihtiyarı deviremeyen rakipleri düşünsün.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA