Sosyal medya çukuruna ne zaman düşsem önüme ağlak ergenlerin videoları çıkıyor. Adeta salgın gibi.
Bunları aileleri mi, öğretmenleri mi yoksa seçim zamanı X kuşağı geyiğiyle siyasiler mi şımarttı bilmiyorum. Ama gökten zembille indiklerine emin gibiler.
Sürekli anne babalarına, büyüklerine kendilerini daha iyi yaşatamadıkları için sitem ediyorlar.
"Ben de Avrupalı yaşıtlarım gibi gelecek kaygısı çekmeden, parayı düşünmeden gönlümce gezebilmek istemez miydim" türünden ajtasyonlara baş vuruyorlar.
Konumuz ergenlerimizim Avrupalı yaşıtlarının gerçekten cennette yaşayıp yaşamadıkları değil. Bu sızlanma halinin bir gence hiç ama hiç yakışmaması.
Evet, genç insanların sistemi sorgulaması, memnuniyetsiz olması hatta çıkıntılık etmesi normaldir. Sonuçta hormonların esaretinde bir süreç.
Kendimden biliyorum. Biz de o çağlarımızda nerdeyse her şeye karşıydık.
Kendimizce de gidişatı değiştirmek için elimizden geleni yapıyorduk. Bunun için "solcu" bile olduk. Okullarımızı uzattık.
Gecelik faizin yüzde 7.500'lere çıktığı dönemler elbette bizi de vurdu. Ama bir kez bile çevremdeki arkadaşlarımın "geleceğimden kaygılanıyorum" diye ağladıklarını hatırlamıyorum.
Daha güne yetişemiyorduk ki gelecekten korkalım. İleride ne kadar maaş alacağımız, emekliliğimizin ne olacağı falan derdimiz bile olamazdı.
Hele hele bizi zor şartlarda büyüttükleri için ancak minnettar olacağımız annemize, babamıza "Beni daha iyi şartlarda neden yaşatmıyorsun" diye sitem etmek falan, kabul edilebilir değildi.
Kendisini acındıran böyle tipleri bencil diye küçümserdik. Fazla da muhatap olmazdık.
40'ına 50'sine gelmiş o tiplere bazen şurada burada denk geliyorum. Bakıyorum hala yakınıyorlar.
Diyeceğim o ki; genç arkadaşlar, eğer çok istiyorsanız merak etmeyin... Sızlanmak, söylenmek için daha epey vaktiniz olacak.
Moda olsa da şimdiden hayatınızı "küskün çiçek" gibi yaşayıp zehir etmenin alemi yok.
Sonra, hayatınızda eksik hissettiğiniz hiçbir şeyin dışınızda olmadığını er ya da geç fark ettiğinizde ağlayarak heba ettiğiniz gençliğinize çok yanarsınız.
***
MENENDEZ'İN TÜRK DÜŞMANLIĞI TAMAMEN DUYGUSAL
İşi gücü Türkiye-ABD ilişkilerini sabote etmek olan ABD'li Senatör Bob Menendez, rüşvet olarak eşi aracılığıyla yaklaşık 400 bin dolar değerinde külçe altın almakla suçlanıyordu. Menendez dün de istifa etti.
F16 meselesinden soykırım tartışmalarına kadar her konuda FETÖ'cülerle senkronize hareket eden bu adamın Türkiye düşmanlığı da bence tamamen duygusal.
Araştırılmalı.
***
NETANYAHU ERDOĞAN'DAN GÖRMÜŞ OLMALI
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun BM kürsüsünde "The New Middle East" isimli haritayı göstererek yaptığı konuşma tartışılıyor.
ABD'nin desteklediği yeni ticaret yolunu anlatan Netehyahu'nun "Arap ülkeleriyle barışıyoruz, Filistin bu işi veto etmesin, onlar da kazanırlar" diye özetleyebileceğimiz konuşmasını dinledim.
İçeriğe dair tartışmalar bir yana Netanyahu gerçek bir hatip. Konuşmasının istediği yerinde aksiyon almayı başaracak kadar usta.
Son performansında harita kullanması da BM kürsüsüne samimiyet getiren Erdoğan'ı hatırlatıyor.
Zira Erdoğan, Filistin'in zaman içinde işgalini anlatan haritayı kürsüden göstererek dünya gündemi sokmayı başarmıştı.
Bakalım Müslüman Arap Ülkeleri Netahyahu'nun mu yoksa Erdoğan'ın haritasına mı destek verecekler?
Sonuç kesinlikle ibretlik olacak.
***
SAĞLIK BAKANI'NDAN "DEĞERLİ" BİR AÇIKLAMA
Pandemi döneminde pek çok kez eleştirdiğim Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya bu kez teşekkür edeceğim.
Zira kış yaklaşırken yine gündüz düşleri görmeye başlayan, kapanmadan, maskeden, aşıdan bahseden malum çevrelerin propagandasına geçit vermiyor.
Son olarak Eris varyantıyla ilgili spekülasyonları "Halkımız için gündem olmaya değer değil" diyerek kestirip attı.
Ağzınıza sağlık.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz