Geçen gün liseli vakası üzerinden Atatürk'le ilgili yazdığım ve konuşmaya devam edelim dediğim makaledeki şu bölüme itiraz var:
"İnönü paralardan resmini kaldırmak dâhil Atatürk kültünü geride bırakmak için pek çok adım attı."
Kendini Atatürkçü diye tarif eden yazarlara atıfta bulunan bazı okurlar, İnönü'nün paralardan Atatürk'ün resmini kanun yüzünden kaldırdığını söylüyorlar.
Çünkü, Bakanlar Kurulu, 16 Mart 1926'da aldığı bir kararla 50, 100, 500, 1000 liralık banknotların ön yüzlerinde "Reis-i cumhur hazretlerinin resmi", 1, 5 ve 10 liralık banknotların ön yüzlerinde ise "Cumhuriyet sembolü bir resim" bulunmasını onaylamış.
İnönü de cumhurbaşkanı hazretleri olunca, Gazi'nin yerine kendi resminin basılmasına müsaade etmek zorunda kalmış.
Ne kadar mütevazı bir tavır!
Kusura bakmayın. Bu yorum bana inandırıcı gelmiyor. Her dediği emir sayılan bir Milli Şef'ten ve bir tek parti rejiminden bahsediyoruz. "Kimse Ata'mın resmi yerine paralara benim resmimin basılmasını teklif dahi edemez" dese gık diyebilecek biri çıkar mıydı?
Atatürkçüyüm diyen yazarlar yıllardır, tam da böyle davranması beklenen bir İnönü profilini anlatmıyor mu halka?
Evet, "İnönü CHP bürokrasiyle birlikte Atatürk'ün izlerini sildi" önermemin tek delili para meselesi değil.
Ayrıca yasa "Cumhurbaşkanı hazretlerinin resminin basılmasını" dayatıyorsa neden İnönü'den sonra hiçbir cumhurbaşkanımızın resmini paralarda görmedik?
Milli Şef'in parmağını kesen yasa, generallerin bile dinlemediği seçilmiş siyasilere mi engel olamadı?
Unutmadan, başlıktaki soruma cevabınız nedir?
Atatürk'ün partisi denilen CHP'nin "diktatör" dediği seçilmiş Cumhurbaşkanımızın, İsmet İnönü'den daha Atatürkçü olduğunu mu söylüyorlar?
***
AMACIMI AÇIKLIYORUM
Tarih bizde dersler çıkarmak için araştırılacak sınırsız bir hazine gibi algılanmıyor.
Bu yüzden bireysel ya da ideolojik olarak haklılığın, alınan pozisyonun referans kaynağı olarak kullanılıyor. Akademinin bile, ancak siyasal düşünceler tarihinde bir tez olabilecek yorumların sorgulanmasını "kötü niyet" diye tarif etmesi bu nedenle.
Öyle ya, "Üzerinden onca yıl geçmiş neden deşiyorsun", "Devletin resmi tarih kitabında ne yazıyorsa o" demenin tarih bilimiyle, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olabilir mi?
Yalnızca bir kesim için değil, sağ da sol da aynı dertten muzdarip.
Kimse kafasındaki hikâyeye halel gelsin istemiyor.
Bu yüzden, kendini Milli Şef ilan eden İnönü'nün demokrasiye geçişi böyle yumuşak yapması, Türkiye'yi savaşa sokmaması başarıdır yazdığımda "İnönü'yü de övdünüz ya" diye sitem ediyorlar.
İnönü, Atatürk'ün izlerini sildi tespitini yapınca ise "Amacın ne" diye şüphecileşiyorlar.
Amacımı söyleyeyim. Kendime sınırsız eğlence buldum. Şimdilerde bu yaşıma kadar öğrendiğim, kabul ettiğim kalıpların dışında gerçekler olduğunu düşünüp "en iyi bildiklerimi" kurcalıyorum. Yanlış, eksik bildiklerimden çok şey öğreniyorum.
***
HALK TV'Yİ A HABER'E BENZETMEME İTİRAZ EDEN CHP'Lİ
Bu pazar eleştirilere cevap günü gibi oldu ya. Bir de hak verdiğim eleştiriden bahsedeyim.
CHP'li Mehmet Sevigen, "Seçim sonrası Halk TV'yi açtığımda kendimi A Haber izler gibi hissediyorum" dediğim dünkü yazım için şunları söylüyor:
"A Haber'e haksızlık etmişsin. Evet, muhalif kanallar, yorumcular, siyasiler benim Sebep Sonuç'ta söylediklerimi doğrulayan şeyler söylüyorlar. Ama o ekranda CHP'ye, Kemal Bey'e bunlar gibi hakaret eden, işi bel altına indiren kimseyi görmedim."
Sevigen haklı.
***
KADIKÖY'DEKİ KIZ NE KADAR ÇIPLAK?
Bir süredir Kadıköy "Cadde"de neredeyse çıplak yürüyüş yapan bir kadın var. Haberlere konu oluyor.
Polis dün bu kadını durdurmuş. Ailesindeki herkesin hukukçu olduğunu söyleyen kadın, polislere ve kendisine tepki gösteren çevredeki hemcinslerine "Mahrem yerlerim açıkta değil, dolayısıyla yasaya göre suç işlemiyorum" diyordu.
Hukukçularımız ne diyor?