Muhalefetin gazetecileri yıllardır hükümete yakın medyaya "yandaş bunlar" diye diye bir hâl oldular. Tartışmalarda bu yaftayı sanki bir argümanmış gibi muhataplarının sorularını savuşturmak için tepe tepe kullandılar.
Oysa kendileri de bir siyasi görüşün taraftarıydılar. Ancak muhalefetin tarafında olmanın ideal bir gazeteci tavrı olduğunu iddia ediyorlardı.
Tane tane, "Gazetecinin sorumluluğu muhaliflik değil eleştirelliktir" dedik, anlatamadık.
Ki tam olarak öyledir.
Çünkü gazetecilik, iktidar odaklarının değil kamunun çıkarını gözetmekle mesuldür.
Pandemide gördük işte... Hükümetin yol yapmasına bile karşı çıkan muhalif gazetecilerin, iktidarın pandemi politikalarını nasıl desteklediklerini unuttunuz mu?
Benim diyen muhalif gazetecinin ağzından bu küresel kumpasa dair tek bir eleştiri duydunuz mu?
Kaldı ki yandaş dedikleri medya, seçimi kazanmasına rağmen hayat pahalılığından tutun da dış politikaya kadar iktidarın kimi uygulamalarını rahatça eleştiriyor.
Sizce Kemal Bey seçimi kazanmış olsaydı, bugünlerde kendisine hakaret eden muhalif gazeteciler neler yazıp çiziyor olurlardı? Seçim öncesi olduğu gibi ağızlarından tek bir eleştiri çıkar mıydı?
Bilinçli muhalif okurun, koltukları dışında dertlerinin olmadığını itiraf eden ve kendilerini aldatan bu simsarları tanıması için daha neye şahit olması gerekiyor? Hakikaten merak ediyorum.
***
SİYASİ PARTİ Mİ TARİKAT MI?
Son olarak Twitter'ın adını X olarak değiştiren Elon Musk'ın nihai hedefi, ne yapmak istediği üzerine tonla teori var.
Musk'ı yıllardır takip ediyorum. Öncelikle son 15 yıldır dünya gündemini domine eden ABD'nin süper çocuklarından değil. Zuckerberg gibi ABD müesses nizamıyla uygun adım yürümek şöyle dursun, pandemide ve ABD seçimlerinde özgün bir tavır almayı başardı.
Türkiye'ye gelip Batı'nın hedef tahtasına oturttuğu Erdoğan'la görüşecek kadar cesur bir adam.
Geçenlerde X'te paylaştığı şu post da bence Musk'ın yeni kamusal alana bakışını son derece samimi şekilde yansıtıyor:
"Siyasi partinizle en azından biraz aynı fikirde olmadığınız birkaç konu yoksa, o zaman bir siyasi partide değilsiniz, bir tarikat içindesiniz."
Bir müteşebbis olarak ticari kaygılarına gelince...
Olacak tabii.
***
OLAN OYLARINIZA OLDU
CHP'li seçmenin oyuyla bir sürü mebusluk alan Davutoğlu: En son tercihim seçime CHP listelerinden girmekti.
CHP Milletvekili Ali Öztunç: Kimse kafalarına silah dayayıp 'Gelin buradan aday olun' demedi. Girmeselermiş.
***
YAVAŞ ABE HEYRAN İSTANBUL'DASIN!
Galata Köprüsü'ndeki tramvay hattına giren bir cip, İstanbul trafiğini altüst etti, insanların hayatını tehlikeye attı.
Kural tanımaz şoför Türk mü bilmiyoruz; ama araç Avustralya Büyükelçiliği'ne aitmiş.
Sayın büyükelçiye buradan seslenelim... Ama ara sokakta hız yapan bir sürücüye vatandaşın seslendiği gibi (bu arada remiksi bile yapıldı):
Yavaş abe heyran İstanbul'dasınız.
Yoksa burayı Sidney mi sandınız?
***
FEMİNİST İÇTİHATLARI NE DİYOR?
Ankara'da bir grup kadının, veterinerdeki bir kadını dövmesi üzerine "Saldıran erkek olsaydı ortalık ayağa kalkardı. Nerede feministler, kadın dernekleri" yorumları yapıldı.
Ne var ki çok geçmeden veterineri dövenlerin travesti olduğu ortaya çıktı.
Ses vermesi beklenenlerden hâlâ tık yok.
Bence aralarında olayın kadına şiddet kapsamına girip girmediğini tartışıyorlar. Görüş ayrılıkları var.
Feministlerin bu konuda içtihat oluşturacak bir karara varmaları şart değil mi?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz