Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim öncesi söz verdiği gibi işçi ve memur maaşlarına enflasyonun üzerinde zamlar yapıyor. Sırada da emekliler var.
Ama ne fayda.
Hayır sadece enflasyondan bahsetmiyorum...
Bu canavarı besleyenlerden, yarısı sayılarsa yarısı psikoloji olan ekonomiye güvensizliği körükleyerek geçinen, iktidarın iyi kötü vatandaşın cebine koyduğunu anında çarpmak için organize olmuş güruhtan söz ediyorum.
Araba piyasası örneğin... Maaşlara zam gelir gelmez otomobil fiyatlarını artırdılar. Bakanlığın ikinci elin fiyatı sıfırı geçemez kuralını delmek için malum siteye koydukları etiketlerden bir sıfırı atıyorlarmış.
Pes!
Daha önce de ikinci el otodaki 6 bin kilometre sınırını noterlerde yaptıkları satışlarda sözlü beyanlarla "hallediyorlardı". Alıcıyla da gerçek kilometre üzerinden fiyatı belirliyorlardı. Satışlarda otomobillerin kilometresini kontrol eden noter var mı?
Her gün yeni bir oyun...
Dolandırıcılıkta sınır tanımayan ve 7/24 mesai yapan bu "yaratıcı akla" zam mı dayanır?
***
SERBEST PİYASAYA MÜDAHALE OLMASIN SONRA!
Arzında sıkıntı olan malları talebi manipüle ederek karaborsaya düşürenlerle mücadele etmek, serbest piyasanın işleyişi önündeki engelleri kaldırmaktır. Ve devletlerin asgari görevidir.
Akla ziyan pandemi tedbirleriyle ekonominin tüm doğal dinamiklerine müdahale edenler, Adam Smith'in o "gizli elini" kırıp alçıya alanlar bugünlerde yine "liberalcilik" oynuyorlar.
Serbest piyasaya müdahale olmuyor muymuş?
Ne yapalım? Hep beraber, aylarca piyasaları kapatıp, şalteri indirip çalışma ve ticaret yasağı getirecek kadar ileri gidenlerin çıkardığı faturayı ödüyoruz.
Ayrıca bu serbest piyasanın hükümleri bir tek bizi mi bağlıyor?
Hollanda evini kiraya vermeyenlere ceza kesince normal, Türkiye kira artışlarına sınır getirince mi anormal oluyor?
***
TEMMUZDA DÜNYANIN GÜNDEMİ TÜRKİYE OLACAK
11-12 Temmuz'daki NATO zirvesi öncesi tüm dikkatler İsveç'in üyeliğine yakacağı ışık nedeniyle Türkiye'de.
Bugün de Zelenski, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmek üzere İstanbul'da olacak.
27 Temmuz'da da Sisi'nin Türkiye'ye gelmesi bekleniyor.
Gözler Putin de.
***
AVRUPALI TOSUN
Roma'da Kolezyum'a kendisinin ve sevgilisinin adını kazıyan Bulgar turistten özür:
"Anıtın antik olduğunu ne yazık ki ancak olanlardan sonra öğrendim."
***
SEZAR'IN HAKKI SEZAR'A VE ÖZÜR
Birkaç gündür Aydın-İzmir karayolundaki makas katliamı üzerinden trafik keşmekeşini işliyorum.
Vatandaşın konuya ilgisi yoğun, herkes trafikten dertli. Yetkililer ise eleştirilerimi son 10 yıldaki iyileşmeleri görmezden geldiğimi söyleyerek eleştiriyorlar.
Haklarıdır. Ancak ben bir aşama kat ettiğimizi inkâr etmiyorum. Örneğin, Süleyman Soylu döneminde kazalardaki ölüm oranlarının ciddi şekilde düştüğünü de hatırlatıyorum. Sadece hak ettiğimiz daha iyisi diyorum.
Trafikte tek mesele "bu seferlik ölmemek" değil ya.
Trafik pratiğimizde, geçitlerde ve kavşaklarda yayaya yol vermek, kırmızı ışıkta durmak, hız limitlerine uymak, sinyal vermek, kısacası asgari kurallara riayet etmek istisnai bir durum.
Kaldırımda yürürken arkadan gelen motosikletin korna çalıp yol istemesi normalimiz değil mi mesela?
Sorunun tek muhatabının İçişleri Bakanlığı olmadığının, çözümün adaletten eğitime pek çok bakanlığın senkronizasyonunu gerektirdiğinin de farkındayım.
Bu vesileyle bir de düzeltme yapayım...
Pazartesi yazımda yer verdiğim trafik kazaları ölüm grafiğinin verileriyle yazıdaki sayılar çelişkiliydi. Dalgınlıkla karıştırmışım. İnternet baskısında yazının düzeltilmiş hâlini okuyabilirsiniz.
Okurlarımızdan ve konunun tüm muhataplarından özür dilerim.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz