Bu da oldu.
Türkiye'de bir cumhurbaşkanı adayı, sosyal medyaya videosunu koyup üzerine "Alevi" yazdı!
Ve "Ben sizin bilge dedenizim" dediği gençlere de şöyle seslendi:
"Bu ülkeyi can yakan mezhep tartışmalarından, bataklığa dönüştürülen Ortadoğu'dan çekip çıkaracaksın, ait olduğu yere taşıyacaksın. Alevi olmaz diyen bu ayrıştırıcı sistemi kökünden yıkmaya hazır mısın?"
Bir şey yok. Kemal Bey kaybedeceğini anladığı bir seçim öncesi yine çığırından çıkmış durumda. Cumhuriyetin siyaset tarihinde hiçbir meşru aktörün tenezzül etmediği, provokatörlerin bile basit bulduğu mezhep kartını çekiyor.
Oysa Hz. Ali'den "Kitapları olan bir din düşünürü" (şaka yapmıyorum) olarak bahseden, "Ben okudum, siz nasıl okumazsınız" diye ısrar eden, diğer yandan da CNN'de "yazar" sandığı Fetullah Gülen'in kitaplarının toplatılmasını protesto eden Kemal Bey'in mezhebiyle falan hiç kimse ilgilenmiyor.
Türkiye seçmeni, Kemal Bey'in Ortadoğu (Ön Asya) dediği coğrafyanın ortalamasının çok çok üzerinde. Her ne kadar aldığı yüzde 25 oy biraz kafamızı karıştırsa da siyasi tercihlerini şekillendirirken daha rasyonel kıstasları gözetiyor.
Seçmenin göreve geldiği 2010 yılından beri, Erdoğan karşısında kendisine tek bir yarış bile kazandırmamasının yegâne sebebi de Kemal Bey'in üzerinde eğreti duran mezhep beyanları değil, düşük profilli olması.
"Alevi olmaz" diyenler de bildiğiniz üzere yine Kemal Bey'in masadan arkadaşları, iktidarı birlikte kuracağız dediği dostları. "Seçmen Alevi bir adaya oy vermez, Kılıçdaroğlu'nun şansı yok" diyen İyi Parti yöneticileri, Ahmet Şık vs.
Ben iktidar cephesinden, "yandaş" yazarlardan ve kamuoyundan şimdiye kadar bu konuda tek bir ima bile duymadım.
Biliyorum, her düğmeye basıyorlar ama emin olun başaramayacaklar. Komşu ülkelerde tutan mezhep üzerinden ayrışmayı-çatışmayı Türkiye'de örgütleyemeyecekler.
Buna önce, tıpkı Kürtler gibi kriminalize edilmeye, marjinalleştirilmeye çalışan Aleviler karşı çıkacak.
Evet, ne yazık ki gördüğünüz üzere Kemal Bey'in (nedense) "Karabulut" olan soyadını değiştirmeleri, Kılıçdaroğlu yapmaları ne yazık ki pek işe yaramamış...
Ama umarım 15 Mayıs sabahı hava açacak... CHP'nin ve Alevilerin üzerine karabulut gibi çökenlerin tasfiyesiyle ana muhalefet de muhalifler de özgürleşecek.
***
OHA!
7'li Masa'nın İmamı, resmini basıp üstüne "Alevi" yazarsa masa cemaati ne yapar?
Ne yapacak, Davutoğlu gibi Twitter'a resmini koyup üzerine de "Sünni" yazar.
Seçmen, Türkiye'yi, iktidarın mezheplere göre bölündüğü coğrafyanın suni devletlerine çevirme hayali kuran bu stratejik derinliğe turp sıkacak.
***
ERDOĞAN NE Mİ YAPTI?
Atatürk'ün 1925'te devrim kanunu olarak uygulamaya soktuğu "Tekke ve Zaviyeler Kanunu", cemevlerinin yasal statüsü önündeki en büyük engeldi.
"O zamanın koşulları..." deyip geçelim.
"Dersim olayları sebebiyle devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ben özür dilerim ve diliyorum" diyen ilk Başbakan olan Erdoğan, Cumhuriyet'in yüzüncü yılında bu konuda da cesur reform adımları attı.
Alevilerin Diyanet İşleri Başkanlığı'nda temsil edilmesinin önünü açıp, cemevlerinin yasal statüsünü garanti altına aldı.
Merak ediyorum, Cumhuriyet tarihi boyunca Alevilerin yaşadığı en zor günlerin tamamında CHP ve türevlerinin işbaşında olmasını hiç sorguluyor musunuz?
1937'de Dersim'de, 12 Eylül öncesi Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Gazi Mahallesi'nde...
Nedir bu işin "hikmeti?"