Pandemi paniğinin tadı kaçtı...
Ayçiçeği yağında sıkıntı yok...
Sokak köpekleri de yeterince korkutmuyor...
Son haftanın korku nesnesiyse zorunlu sığınmacılar.
Ne idüğü belirsiz videoları, fotoğrafları delil gösterilerek bu kişilerin şehirleri IŞİD misali istila ettiği, hukuk tanımadıkları, kadınları taciz ettikleri anlatılıyor.
Habertürk'ün küfürbazı, Recep İvedik, Suriyelilere küfür videosu çeken az ünlü dizi oyuncuları vs. kamuoyunun ilgisinden, puslu havadan memnunlar.
Ne var ki, yabancı düşmanlığı ateşi dört bir koldan harlanırken oluşan linç dumanı atmosferimizi zehirliyor...
Dün de meseleyi anlamak için farklı bir bakış açısı sunmaya çalışan gazeteci Nevşin Mengü'yü "Tacizi normalleştiriyorsun" diyerek şeytanlaştırıyorlardı...
Bu yüzden basının, siyasetin liberal, özgürlükçü bildiğimiz isimleri ağızlarını açamıyorlar.
Açık konuşmanın tam sırasıdır...
Türkiye'deki zorunlu sığınmacıların suça karışma oranı, Türk vatandaşlarıyla kıyaslanamayacak kadar düşük.
Buna rağmen, BM'nin "Savaş bitmeden geri göndermeyin" kararına rağmen son 6 yılda 20 bine yakın sığınmacı suça karıştıkları iddiasıyla sınır dışı edildi.
Ülkeye girmeye çalışan 2.5 milyon mülteciyi engelleyen iktidardan sınırları daha güvenli hale getirmesini istemek, zorunlu sığınmacıların entegrasyon çalışmalarını teşvik etmek, demografik dengeyi bozmamak için alınan tedbirleri sorgulamak son derece meşru bir zemin....
Çoğunluğu kadın ve çocuk mültecilerden "çöp" diye bahseden Ümit Özdağ gibi, "Bugün kızlarımız, kadınlarımız sokağa çıkmaktan korkar vaziyete gelmişler. Çünkü biliyoruz ki bu coğrafyalar, hem iç savaş coğrafyası hem de toplu tecavüz geleneği var. Bu coğrafyalarda erkek çocuklarına tecavüz geleneği var" diyerek hedef göstermekse açıkça provokatörlük.
Bu kuru gürültüye pabuç bırakıp Avrupa'da aynısını Türkleri de katarak tüm Doğulular için söyleyen faşistlerle aynı safa mı düşeceğiz?
Elbette hayır!
***
SOSYAL MEDYADAKİ SURİYELİ HESAPLARA DİKKAT!
Sosyal medyada Suriyeliler adına açılmış hesaplar, "Türkiye bizim, Türkler defolsun" türünden mesajlar atıyorlar.
Konuya duyarlı vatandaşlar da bu kime ait olduğu bile belli olmayan hesaplardan yapılan kör kör parmağım gözüne tahrikleri paylaşıp konuya dair kanaat oluşturuyorlar...
Tartışmayı sığ bir zemine, çözümsüzlüğe gömüyorlar...
Oysa azıcık dikkat, bu hesapların tamamına yakınının her gündeme farklı maskeyle dahil olan troller olduğunu görmeye yeter.
***
BAĞCILAR'DAKİ SANDALYELİ SURİYELİYİ DİNLEDİK Mİ?
İstanbul Bağcılar'da Suriyeli bir esnafın, dükkânının önüne attığı sandalyede oturarak "Ben buradayım, erkekseniz gelin" diye bağırdığı görüntüler haber bültenlerinde döndü durdu.
Bu şahsı tanıdıklarını söyleyen mahallelilerinden mesajlar alıyorum... Kavga anında çekilmiş görüntülerde bağırırken görülen kişinin, işinde gücünde, herkesle ilişkisi iyi olan bir esnaf olduğunu anlatıyorlar. Hatta kefil oluyorlar.
Adamın tartıştığı kişilerin de mahalleli değil, yoldan geçen yabancılar olduğunu söylüyorlar.
Bu satırlar artık ne işe yarar bilmiyorum.
Ama en azından günlerdir linç edilen, hayatı kaydırılan o esnafın da söyleyecekleri olduğunu düşünmemizi sağlar diye umuyorum.
Neden bu kadar çileden çıkmış olabileceğini hiç mi merak etmiyorsunuz?
"Ne önemi var ki, Suriyeli..." demiyorsunuzdur herhalde.