ABD'yi yıllarca vergi ödemeyeceği projelere ikna etmiş, müesses nizamın kurumlarına, küresel medyaya rağmen düşük bütçeli bir kampanyayla Başkan seçilmeyi başarmış Trump'ı "deli" ilan ettiler...
Dünya çapında etkili müthiş bir kampanyayla çoluğu çocuğu bu zekâya güldürdüler.
Yerine getirdikleri adamsa boşlukla tokalaşıyor!
Mecazen söylemiyorum.
ABD Başkanı Joe Biden, bir üniversitedeki anlaşılmaz konuşmasını bitirdikten sonra tokalaşmak için sağına dönerek elini uzatıyor... Ancak sahnede bulunan tek kişi kendisi!
Sorarsanız, işte pandemiden savaşa tüm dünyanın kaderini belirleyen politikaları gerçeklikle ilişkisi somut olarak kopmuş bu adam yürütüyor.
Trump'ı açık konuşuyor diye, "akli dengesi yerinde değil" diyerek azletmeye, hatta ordu müdahalesiyle tehdit ederek göndermeye kalkanlarsa oralı bile değil.
Bir çılgınlık yapıp dünyayı taş devrine döndürecek nükleer füzelerin düğmesine basmasından korktukları da zaten Biden değil Putin!
ABD bu haldeyken dünyada işlerin garip gitmesine, küresel ekonomilerin izolasyon gibi intihardan farksız kararlarla bozulmasına, Ukrayna Savaşı'nın patlamasına şaşılır mı?
***
AHMET HAKAN'IN MÜLTECİ SINAVI
Dün baktım herkes Ahmet Hakan'a veryansın ediyor...
Sebebi ise Ahmet'in dün mültecilerle ilgili yazdığı "Canımız sıkılsa da sakin olmalıyız" başlıklı yazısı.
Aslında her zamanki gibi ortadan bir yazı... Hatta yazısında sıraladığı örneklerle mültecilere bakış açısının Ümit Özdağ'dan hallice olduğunu da hissettiriyor. Yani kimseyi kızdıracak bir şey söylememiş.
Ama buna rağmen yine ne dönekliği kalmış ne satılmışlığı...
Neyse bugün de cumartesi yazısında ırkçı nabızlara başka şerbet verir olur biter, demeyin.
Üzgünüm...
Zira tepki alan yazısı zaten, etrafa salça olan bir Suriyelinin derdest edilip sınır dışı edilmesini iştahla anlattığı bir önceki yazısını dengeleme hamlesiydi.
Ne var ki bu kez tutturamadı.
"Ne ara ırkçı oldun" diyenlerin yağmurundan kaçayım derken "Suriyelileri çok seviyorsan al evine besle" diyen kitlenin dolusuna tutuldu.
"Ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamıyorum işte" diye yakınma hocam...
Hem İsa'ya hem Musa'ya yaranayım dersen olacağı budur.
***
ÇARE ELON MUSK!
Daha önce Twitter'ın yüzde 9 hissesini alan Elon Musk şirketin tümüne talip olmuş.
Verdiği teklif 43.4 milyar dolar.
Musk'ın bu süreci şeffaf yönetmesi, algoritmaların açık olması gibi talepleri tartışmaya açması ve kullanıcıların fikrini sorması umut vericiydi.
Çünkü üye olsun olmasın, girsin, girmesin herkesin hayatını etkileyen, dünya kamuoyunun ve siyasetin ayrılmaz bir parçası olan bu mecranın acilen demokrasiye ihtiyacı var.
Ve tüm dünya liderlerinin mavi tık alarak meşruiyetini tescilledikleri Twitter manipülasyon gücü nedeniyle de çok değerli.
İşte bu yüzden, Twitter'ın hisselerine değerinin çok üstünde (54 dolar) teklif verdiği halde dün Musk'a satış yapmama kararı aldılar. Onu yönetime sokmamak için "zehirli hap" denilen yöntemi devreye soktular... Zararı göze alarak hissedarlara ucuz hisse teklif etme yolunu seçtiler.
Böylece, kar amaçlı ticari bir kuruluş olmadıklarını, yalnızca bazı fikirlere açık olduklarını, bir ideolojik aygıt olarak vazife gördüklerini açık ettiler.
Şimdi Musk'ın B planını göreceğiz... Ya mevcut hisselerinden doğan haklarını kullanarak Twitter'daki ablukayı sıkıştıracak ya da yeni bir platform kuracak.
Peki, Musk'ın niyetinden emin miyiz derseniz, başka çaremiz mi var diye sorarım ben de...
Ayrıca, yönetim masasındaki onca "yüzsüzü" düşününce Musk gibi kişilik sahibi, numara yapmayan gerçek bir karakter ışıl ışıl parlıyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz