Sezen Aksu'nun beş yıl önce söylediği bir şarkı üzerinden başlayan tartışma üzerine, sanatçının kutsal değerlere hakaret etmediğini düşündüğümü yazmıştım...
Çünkü bana göre, şarkıda kastedilen yıllardır sanat eserlerinde şahit olduğumuz üzere "insanoğluydu." "Adem ve Havva" kalıbı kadın ve erkek anlamında kullanılmıştı.
Görüşlerimi "aramızda kalsın ama" diyerek destekleyen de oldu...
"Sen de mi Brütüs" diye eleştiren de.
Sezen Aksu'yu şahsen tanımıyorum.
Ancak kendisini bunca yıldır dinlediğimiz şarkılarından, Kürt sorunu ve askeri vesayet gibi ülkenin kangrenleşmiş sorunlarının çözümü için aldığı cesur tavırlarından biliyorum.
Kafamda oluşan Sezen Aksu profilinin, halkın değerleriyle, kutsallarıyla kavga eden, onları küçümseyen kompleksli ünlü tipiyle yakından uzaktan ilişkisi yok.
Tıpkı bugün sanatçıya, muhafazakâr, dindar mahallenin tepkisini çektiği için destek oluyormuş gibi görünenlerin "özgürlükçülükle" alakası olmadığı gibi.
Eminim Aksu da benden daha iyi hatırlıyordur...
Çok değil birkaç yıl önce aynı çevreler tarafından Çözüm Süreci'ni desteklediği için nasıl "hain" ilan edildiğini...
Anayasa referandumunda "evet" diyeceğini açıkladığı için CHP tarafından linç edildiğini...
Adının skeçlerde, mizah dergilerinde "sazan aksu" diye anıldığını...
O günlerde Başbakan olan Tayyip Erdoğan'a telefon etti diye aforoz edildiğini...
Generallerin Kürtçe ve diğer dillerdeki konserlerinden ötürü kendisini hedef gösterdiğini...
Şimdilerde sırtını tapışlayan köşe yazarlarının, o günlerde "bölücü" yaftasını boynuna astığını da...
Zira unutulacak gibi değildi.
İzmir'de adının verildiği sokağın tabelasını bile söktüler...
Sezen Aksu gibi "sezileri güçlü" bir sanatçı, bugün üzerinden oynanan oyunun tarafı olmadığını hissediyor olmalı.
Hiç olmazsa durumun farkında olan sevenleri gibi, basit bir izahla, kendi sözleriyle, kimseye prim vermeden bu tartışmayı durdurabilirdi; yapamadı.
Akıl vermek bana düşmez elbette...
Ama temennim, hiç olmazsa bundan sonra, Erdoğan nefreti yüzünden kendisine karşı kinlerini geçici bir süre rafa kaldırıp yanına sokulanlardan ayrışması.
Hep olduğu gibi "tek başına", "içinden geldiği gibi" durması...
Zira sözünü ettiğim kitlenin Erdoğan'ı sevmeme gerekçeleriyle Sezen Aksu'yu "sakıncalı" görme nedenleri hiç de farklı değil.
Ve bunu, yerinin "halkının" yanı olduğunu, Sezen Aksu da çok çok iyi biliyor.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz