Bir arkadaşım Fatih Altaylı, Murat Bardakçı, Erhan Afyoncu'nun yaptığı bir programın kaydını yollamış.
Çok eğlenceli.
Oturmuşlar dedikodumu yapıyorlar. Ama sanki üç harflilerden bahsediyormuş gibi, adımı anmamaya özen göstererek...
Ama bazı isimleri ise üçer beşer kez anmayı ihmal etmiyorlar tabii:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan uçurumdan atlasa peşinden atlayacak bir kitle var. Cumhurbaşkanı Erdoğan aşı oluyor, bu kitle olmuyor arkadaş!" diyor Altaylı.
Biraz daha açması istenince Altaylı cesaretini toplayıp, "Şöyle söyleyeyim, Cumhurbaşkanı Erdoğan buradan atla dese atlayacak kadar yalaka olan yazarlar aşı konusu geldiği zaman 'Fatih Altaylı aşı faşizmi falan yapıyor' diye bana saldırıyorlar" diyor.
Bardakçı ve Afyoncu, "Onlar artık muhalif oldular" diye destekleyince Altaylı dayanamıyor:
"Nasıl muhalifler, Sabah gazetesinde yazıyorlar arkadaşlar" diye homurdanıyor.
Evet Sabah'ta Altaylı'ya faşist diyen bir tek ben varım. Hıncal Uluç'u falan kastetmiyor...
Zaten Uluç da arkadaşı Altaylı ile aynı fikirde.
Geçen o da köşesinden "İktidar eğilimli olduğu için adı 'yandaş'a çıkan benim gazetemde hemen her gün 'Ben aşı olmayacağım. Siz de sakın olmayın' anlamında yazılar çıkıyor" diyerek gerekenin yapılması için gerekli mercilere müracaatını yapıyordu.
Uluç'un "Aşı olmayın" diye tek bir cümlemi gösteremeyeceği için "Bu anlama gelen yazılar" diyerek topa elle müdahale ettiği açık.
Zira "Aşı olun" diye talimat veren Uluç, Altaylı kadar doktorluğum yok.
Bu yüzden kimseye aşı olun ya da olmayın diyemem.
Sadece bir gazeteci olarak, bütün basın, köşe yazarları aynı şeyi söylerken, iktidarı zorunlu aşı gibi sert tedbirler almaya zorlarken, suskunluk sarmalında kaybolan, sansürlenen tezleri de okura duyurmanın görevim olduğunu düşünüyorum.
Meslektaşına cevap verirken tezlerine karşılık bulmak yerine bel altına inip "Sesi kesilsin" çağrısı yapmanın, gazetecilikle, fikir özgürlüğüyle ne kadar bağdaştığının takdirini size bırakıyorum.
Ama birisi çıkıp "28 Şubat'tan bu yana Kürt, Türk, kadın, erkek, örtülü, açık, insan hakları savunucusu, Suriyeli vs. demeden herkese nefret kusan ve faşizm bayrağını basında gururla taşıyan Altaylı gün gelecek seni Erdoğan'a jurnalleyecek" dese "Hadi oradan" der geçerdim.
Bakalım daha nelere şahit olacağız.
***
BENİ DEĞİL MALONE'U ŞİKÂYET EDİN CUMHURBAŞKANI'NA!
Dün New York Times'taki "Aşısı olanlar, olmayanlar kadar virüsü bulaştırıyor" haberini "NYT bile uyandı" notuyla paylaşan mRNA aşı teknolojisinin mucidi Robert W. Malone bakın ne diyor:
"Aşı, virüsü daha bulaşıcı hale getirir ve daha hızlı çoğalır."
Hadi aşı mucidi bu bilim adamını da şikâyet edin Cumhurbaşkanı'na.
Baksanıza adam size göre bildiğin aşı karşıtı!
***
YİNE YANGINLAR YİNE CAN ATAKLI
Ormanlarımız yanarken gazeteci Can Ataklı, Twitter'da TT oluyor.
Sebebi ise Ataklı'nın altı ay önce çektiği bir videoda özetle şunları söylemesi:
"Erdoğan'ın seçimleri kaybedip gitmesi mümkün değil. Büyük bir afet olursa, deprem, sel, Avusturya'daki orman yangını falan olursa belki."
Millet günlerdir "Ataklı'nın öngörüsünün kimilerine yol gösterdiğini" söyleyip veryansın ediyor...
Ataklı da çaresiz ormanları kendisinin yaktırmadığını anlatmaya çırpınıyor!
Bana sorarsanız ortada bir öngörü falan yok.
Zaten Erdoğan takıntısından orman yakmayı düşünür hale gelmişlerin ve tetikçilerin de Ataklı'nın akıllarına düşüreceği karpuza ihtiyaçları yok.
Karşı karşıya olduğumuz, Can'ın klasikleşen şom ağızlılığı, bahtsızlığı ya da ne derseniz...
Zira kendisini düzenli aralıklarla, Tiktok'ta bir yeni yetmenin daha meşhur ettiği "Yine yangınlar yine ben" şarkısındaki gibi "biçare isyankâr" hallerinde görüyoruz
Hocam bir kurşun falan mı döktürsen acaba?