Önce Vuhan'da yarasa çorbası içtiğini söyledikleri kimliği belirsiz bir Çinliyi bütün dünyaya korona bulaştırmakla suçladılar.
Sonra Nobelli aerosol bilimcileri dinleyip açık havada maske takmanın işlevsiz olduğunu düşünenleri...
Bugünlerde de üretici firmanın kefil olmadığı, yapanın da "Ben bilmem" dediği bir aşının sonuçlarını görmek için bekleyenleri "aşı karşıtı" diye hedef tahtasına oturtuyorlar.
Sosyal ve konvansiyonel medyada "aşısızların pandemisi" diye bir slogan bulmuşlar...
Pandeminin tüm yükünü, Sağlık Bakanı'nın kabaca sayısını verdiği 22 milyon aşısız vatandaşın sırtına yüklemeye çalışıyorlar.
Aşıyı bulan bilim adamları bile yalnızca yaptıranı koruyan aşıların bulaşmayı engellediğini iddia etmiyor ama dert değil...
PCR'ı aşılılara değil aşısızlara şart koştuktan sonra "Testi pozitif çıkanların büyük çoğunluğu aşısızlar" demeleri de...
İslamcısı, solcusu, liberali, Ahmet Hakan'ı, Habertürk'ün küfürbazı otuz iki kısım tekmili birden gazeteci, yazar zorunlu aşı uygulamasını savunmuyor mu?
Siyaset bilimci Deniz Ülke Arıboğan, "Aşılılarla aşısızların zihin dünyaları zaten ayrıydı; şimdi fiziksel mekânları da birbirinden ayrılacak gibi görünüyor" demiyor mu?
Youtuber Cüneyt, "Bütün ünlüler aşı olun diyor, niye olmuyorsunuz" diye çıkışmıyor mu?
Doktor Şirin Payzın, Sağlık Bakanı'na aşı karnesi uygulamasına geçilmesini tavsiye etmiyor mu?
HDP'nin cezaevindeki ex başkanı Selahattin Demirtaş, daha önce "hendek kazın" dediği Kürt halkını bu kez aşıya çağırmıyor mu?
"Vahşi hayvanlar gibi aşılayacaksın bunları" diye "espri" yapan magazin yazarlarında fıkrasına gülünmeyen adamın naifliğinden eser var mı?
Daha ne tutturuyorsunuz bilim diye ey aşısızlar...
Oğuz Atay'ın sorduğu gibi soralım, niye ikna olmuyorsun, aydınlanmıyorsun ey halkım?
Sonrasında başına ne mi geleceğini bilmiyorsun?
Zamanın MGK'sından hallice Bilim Kurulu'nun "tavsiyelerine" bakılırsa menzil belli...
Sonbaharda vatandaşı yeniden eve kapattıracaklar... Kontrollü hayatı yeniden başlattıracaklar... Yazın biraz soluk alan esnafa, geçimini günlük sağlayan milyonlara "Bu kadar hava sana yeter" dedirtecekler...
Tüm dünyanın küresel merkez medya propagandasıyla itildiği güzergâh bu.
Enseyi karartmayın...
Planların üstünde bir plan da vardır mutlaka.
***
TUNUS'TAKİ KORONA DARBESİ Mİ?
Değerli meslektaşım Selim Atalay, Tunus'ta yaşananlarla ilgili şunları söylüyor:
"Tunus'ta belgeli planlı korona darbesi! Dün geceki senaryo 13 Mayıs damgalı 5 sayfalık plan olarak Cumhurbaşkanı Said'e verilmişti. Bu planı 23 Mayıs'ta Middle East Eye haber sitesi yayınladı. Plan, hükümetin korona gerekçesiyle ve Anayasa maddesi uyarınca düşürülmesini öngörüyor."
Bence Selim'in perspektifi, olan biteni anlamak için zihin açıcı.
***
BOLU BEYİ TANJU ÖZCAN, İYİ PARTİ'YE DAHA ÇOK YAKIŞMAZ MI?
Yönettiği kentte Suriyelilere belediye hizmetlerini pahalı vereceklerini söyleyerek Anayasa'yı ihlal eden Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'a partisi CHP'den tepkiler var.
Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun, "Su gibi temel bir yaşam hakkının bırakınız engellenmesi, bu konunun tartışmaya açılması dahi parti politikalarımız ile taban tabana zıttır" diyor.
Belli ki, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriyelilerle ilgili çıkışının ardından medyada ve toplumda sistematik olarak körüklenen yabancı düşmanlığının varacağı yer onların da gözünü korkuttu.
Sebep ne olursa olsun Özcan'a verilen tepkileri sağlıklı buluyorum.
Bir şey olacağı yok ama Bolu Beyi de sıkışırsa İYİ Parti ne güne duruyor?
Orada FETÖ'cülerin diyemediğini diyenlerden tutun da envai çeşit ırkçısına kadar herkese yer var...
Aralarında değiş tokuş yapmaya da alışıklar nasılsa.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz