Bütün dünyada aşılar karşısında haklı ve doğal şüphelerini dile getiren insanlar "aşı karşıtı" diye kategorize ediyorlar.
Henüz sonuçları anlaşılamamış korona aşılarını, denenmiş, çalıştıkları görülmüş çiçek ve kuduz aşılarıyla kıyaslayıp "Köpek ısırınca aşı olmuyor musunuz, bilim düşmanı mısınız" diye soruyorlar...
Her gün, düz dünyacıların dahi itibar etmediği "çip takıyorlar" geyiklerini ısrarla gündemde tutuyorlar.
Amaç, ikna olmak için bilimsel makalelere, bağımsız bilim adamlarının, hekimlerinin açıklamalarına dayanarak aklındaki sorularını dile getiren bireyleri bu yaftalarla sindirmek... Suskunluk sarmalını derinleştirmek.
Böyle olmaz...
DSÖ söylüyor, bilim kurulları öneriyor, küresel ana akım medya destekliyor, Şirin Payzın bu kez Sağlık Bakanını alkışlıyor, Cem Yılmaz aşı zorunlu olsun diyor diye insanların kendi bedensel bütünlükleriyle ilgili soru sormasını engelleyemezsiniz...
Güvenilirliği FDA tarafından bile yetersiz bulunup yerlerine yenisi önerilen PCR testlerini, ağırlıklı olarak aşı olmayanlara zorunlu tutup daha sonra da "aşısızlar koronaya yakalanıyor, yayıyor" tezine vatandaşı inandırmazsınız...
Yalnızca yaptıranı koruduğu iddia edilen aşıları, "başkalarının hayatını tehlikeye atmamak için bir vatandaşlık görevi" gibi ajitasyonlarla dayatamazsınız...
"Yaptırmazsanız sonbaharda sizi yeniden eve kapatırız gibi" tehditlerle de "rıza üretmezsiniz."
Çünkü bu bir inat değil. İnsan kendi sağlığıyla ilgili bir konuda bilime kafa tutar mı?
Tek yapmanız gereken, Twitter'de bir vatandaşın sorduğu "Aşılar etki göstermek için herkesin aşılanmasını mı bekliyor" türünden basit sorulara bilimsel cevaplar vermek.
Çok mu zor?
***
ŞİMDİ ÇOBANIN OYUYLA BU PROFESÖRÜN OYU BİR Mİ?
Jeoloji Profesörü ve İTÜ öğretim üyesi Övgün Ahmet Ercan dün Twitter'da "Depremden korunmak için bir Japonu Ayetel Kürsü okurken gören var mı?" diye soruyordu...
Türkiye'nin deprem çalışmaları bu akla emanetse, İTÜ gibi saygın bir üniversitenin akademik seviyesi bu haldeyse gerçi kolay değil ama insan yine de bir şekilde depremle yaşamaya alışıyor... Zor olan, kıytırık akademik sıfatlarıyla memlekette 'elitlik" taslayan, sağ duyulu çoğunluğun yaşam tarzını, inançlarını aşağılayan ve bunu bilim sanan vasatlıkla aynı havayı solumak.
***
GEÇ DE OLDU GÜÇ DE AMA OLSUN TURGAY BEY...
Geçtiğimiz günlerde İBB'ye bağlı cankurtaranlar Karadeniz'de boğularak kaybolan vatandaşların haberini yapan a Haber muhabirlerine saldırdılar.
24 Temmuz Basın Bayramı'nda ABD'den fonlanan gazetecilere sahip çıkmayı ihmal etmeyen Gazeteciler Cemiyeti, burunları ve kameraları kırılan meslektaşlarımızı görmedi bile.
Dahası, Cemiyet Başkanı Turgay Olcayto, "Saldırıyla ilgili bir açıklamamız olmayacak, arkadaşlar araştırdı. Orada karşılıklı bir şey olmuş. Ne karşı taraftan bir şikâyet var, isim falan da yok haberde. O yüzden açıklama yapmayacağız" dedi.
Dün bu köşede Cemiyet'e seslenmiştim...
Öğlen saatlerinde nihayet ses verdiler. Olması gerektiği gibi habercilere yapılan saldırıyı kınadılar.
Evet geç de oldu güç de ama yine teşekkürler Olcay Bey.
Zira şiddete karşı usulen de olsa tepki vermek hepimizin görevi.