İktidara geldiği günden beri Tayyip Erdoğan'ın sağlığı üzerinden spekülasyon yapan hastalar var...
17-25 Aralık sürecinde, Erdoğan hasta olsun diye toplu beddua seansları yapan FETÖ'nün de sistematik olarak yaydığı yalanları her fırsatta pişirip pişirip önümüze sürüyorlar.
Şimdi de Cumhurbaşkanı'nın bayram mesajında duraksaması üzerine başlayan "iletişim" tartışması vesilesiyle bu çok sevdikleri mevzuyu köpürtüyorlar.
Ama alışkınız... Nelere şahit olmadık ki?
İlginizi çekeceğini düşündüğüm bir tanesini anlatayım mesela...
Yıl 2015... Bir yıl önce Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın Latin Amerika temaslarını izleyen gazeteci heyetindeyim. Erdoğan'ı ve bizleri taşıyan A 330 uçağı gece yarısı Türkiye'ye dönüş yolunda yakıt ikmali yapmak üzere ABD'nin Houston kentindeki bir havalimanına indi.
Burada ismini vermek istemediğim bazı gazeteci arkadaşlarım (onlar konuşursa ben de konuşurum) bu fırsatı değerlendirmek istediler. Ve bazı siyasetçilerle birlikte sigaralarını alıp uçağın çıkış kapısına doğru yöneldiler. Canım sigara çekmediği halde, beni de "kandırarak" yanlarına kattılar, direnemedim!
Uçağın kabininden çıkarken Sayın Cumhurbaşkanı'nı üzerine battaniye almış koltukta kestirirken gördük.
Neyse, sigaralar içildi, uçağa bindik yola koyulduk, uykuya daldık...
Sabahsa FETÖ'nün internetteki farelerinin yaydığı "Erdoğan'ın uçağı gizlice Houston'a acil iniş yaptı.
Erdoğan burada gizlice ameliyat edildi" haberleriyle uyandık.
Ekşi çöplük gibi operasyon sitelerinde de "Erdoğan'ın uçağının Houston'a inmesi" gibi gizemli başlıklar çoktan açılmıştı... Muhalif yazarlar, siyasiler de yine bugünkü gibi, "Ay hadi inşallah" diyerek "heyecanlarını" gizleyemiyorlardı.
Dün baktım bunlardan bir tanesi, Cumhurbaşkanı'nın sağlığıyla ilgili iddiaları yıllarca önce ilk kendisinin dile getirdiğini hatırlatıp aklınca kendini övüyordu...
Şaka gibi ama doğru söylüyor.
Kendileri bu arada kaç kere hastalandılar, ameliyat geçirdiler, kaçı hâlâ hayatta bilmiyoruz... Fakat 20 yıldır düzenli aralıklarla "Erdoğan hasta, bu kış hükümet düşer" diye "öngörülerde" bulunduklarını unutmadık.
Oğlu yaşında olmama rağmen temposuna, hızına yetişmekte zorlandığım...
Yorgunluktan, konuşmaktan sesi kısılmışken bile alanda toplanan seçmene saygısından miting programını iptal etmeyen...
Çalışkanlığına, enerjisine şapka çıkardığımız Sayın Cumhurbaşkanı'na sağlıklı uzun bir ömür dilerim.
Sandıkta deviremedikleri siyasi rakiplerinin sağlığının bozulmasından başka çareleri kalmadığı için her gün ölüp ölüp dirilen takıntılılara da Allah şifa versin.
***
PEKİ, CANKURTARANIN GAZETECİYİ ISIRMASI HABER MİDİR?
Karadeniz'de boğulup kaybolan vatandaşların haberini yapan A Haber muhabiri Çağdaş Şenlik ve kameraman Ayhan Arıtürk sahilde cankurtaranların saldırısına uğradı.
Saldırıya dair görüntüler net, izlemişsinizdir.
Gazeteciler Cemiyeti basına yapılan bu saldırı karşısında suskunluk ayıbının da ötesine geçip "kınamayacağını" açıklıyor... Üstelik gazeteciler gününde!
İBB'nin Basın Sözcüsü Murat Ongun ise kendisini azmettirici pozisyonuna sokacak laflar etmekten çekinmiyor... "Görevinizi layıkıyla yaptınız" diyerek belediyenin asabi cankurtaranlarının sırtını tapışlıyor.
Bir zamanlar meslektaşımız olan Ongun, dakikalarca darp edilen, kameraları, mikrofonları kırılan gazetecilere bir kuru geçmiş olsun diyemiyor!
Dün sosyal medyada insanlar Cemiyet'e, Ongun'a ve köpeğin insanı ısırmasından ana haber çıkartan ancak cankurtaranların meslektaşlarını parça pincik etmesinde haber değeri görmeyenlere "Böyle gazetecilik mi olur" diye soruyorlardı.
Gazetecilik ne ki?
Baksanıza, işini yapan iki insanın linç edilmesini savunan adamların da gazetecilik yapmaları mümkün memlekette. Hatta örgütlenmişler de hariçten "elit" pozu bile kesiyorlar sektörde.
Bence asıl soru, böyle insanlık olur mu?
E onun cevabı da zaten belli.