Kemal Kılıçdaroğlu, milyonlarca öğrencinin sınava gireceği cumartesi gününün arifesinde sosyal medya hesabından "Protokol onaylandı: Katarlı gençler Türkiye'de sınavsız tıp okuyabilecek" şeklinde bir haber paylaştı.
T24 isimli sitenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın resmini kullandığı haberinin altına da şu notu düştü:
"Kendi gencine bu kadar sevgisiz, bu kadar saygısız bir iktidar işte. Hiç mi utanmıyorsunuz bunları yaparken ey AK Parti? Aranızdan biriniz çıkıp da bu adaletsizdir diyemedi mi? Bizim çocuklar o okullara girebilmek için bütün gençliklerini heba ediyorlar!"
Kılıçdaroğlu'nun iddiaları anında yalanlandı. Ne var ki protokolün ilgili maddelerinin yayınlanması bile spekülasyonu engelleyemedi. Sosyal medyada ve bu tarz operasyonların yayılmasına sistematik olarak zemin hazırlayan ekşi sözlük gibi mecralarda yalan köpürtüldü.
Dün baktım "Biz Sözcü'nün yalancısıyız" satışları havada uçuşuyor. CHP Genel Başkanı'nın doğrulatma ihtiyacı bile duymadan paylaştığı haberin yayınlandığı T24 de özür diliyor:
"T24'TEN ÖZÜR: T24'teki ilk yayınında 'Protokol onaylandı, Katarlı gençler Türkiye'de sınavsız tıp okuyabilecek' başlığıyla verilen haberi düzeltir; T24'e güvenerek referans veren okurlarımızdan ve haberin muhataplarından özür dileriz."
Kılıçdaroğlu'nun tweet'i ise hâlâ yerli yerinde duruyor.
Muhalefet edecek onca gerçek sorun varken, bir siyasetçi niçin kurmacalarla meşgul olur, itibarına jilet atar anlamak mümkün değil.
Ama neden manipülasyon yapmak zorunda olduğunuzu görüyoruz Kemal Bey...
Siz sosyal gündemi trollemekle meşgulken, rakibiniz Erdoğan yıllar önce "yapacağız" dediği bir "çılgın proje"sini daha hayata geçiriyor... Kanal İstanbul'un temelini atıyor...
Seçmen unutsa bile 25 yıl önce vaat ettiklerini unutmayan bu ciddiyetle mücadele etmek kolay değil...
Fakat bu kez fena yakalandınız.
Özür dilemeyecekseniz hiç olmazsa o tweet'i silin de ileride taraftarlarınız "montaj" savunması yapabilsinler.
Hem nasıl olsa amaç hasıl oldu işte...
Sınav stresiyle zaten gerilmiş olan milyonlarca gencin ve ailesinin kafalarını biraz da bulandırdınız, huzursuz ettiniz.
Başka ne göreviniz var ki?
***
FREE BRİTNEY!
ABD, Britney Spears'ın "Yıllardır esaret altındayım" açıklamalarını konuşuyor. Mevzu "Free Britney" etiketiyle trend topics oldu. Ünlülerin katıldığı kampanyalar yapılıyor. Meğer Instagram'da verdiği pozlara bakıp "yaşıyor bu hayatı" dediğimiz 39 yaşındaki şarkıcı, 2008 yılından beri "esirmiş".
Babası, şarkıcının ne kadar para harcayacağından tutun da evlilik ve çocuk yapma kararına kadar her konuda tek söz sahibiymiş.
Ama mesele bir vesayet meselesinin çok ötesinde. Zira Spears'ın iddialarına bakılacak olursa, babası birtakım uyuşturucularla şarkıcıyı "delirdiğine" ikna etmeye çalışıyormuş...
Psikiyatrlar ve avukatlar da bu düzenin içindeymiş.
Evet, bildiğiniz Netflix dizisi.
Dizi demişken, benzer bir konuyu, insanları ilaçlarla kendine esir eden nam-ı diğer "Hippi Katili" Charles Sobhraj'ın hikâyesini işleyen "The Serpent"ı tavsiye ederim.
Gördüklerimizin gerçeğin değil, ancak yansımanın gerçeği olduğunu çarpıcı şekilde gözümüze sokuyor.
***
OKAN'A HAKSIZLIK ETMEYİN
Sağlık Bakanlığı'nın aşı kampanyasına katılan Okan Bayülgen'e, "Birkaç ay önce aşı karşıtıydın, ne değişti" diye tepkiler var.
Bu iddiaya delil olarak gösterilen bir video ortalıkta geziyor. Ne var ki söz konusu videonun tamamı izlenince, Bayülgen'in yerli aşıyı beklediğini, Çin aşısını tercih edeceğini ve şüphesinin genel olarak mRNA aşılarına dair olduğunu anlıyorsunuz.
Benim gördüğüm budur.
