HDP hakkında açılan kapatma davası Anayasa'ya ve yasalara uygun. Hatta Anayasa'mızın üzerinde saydığımız Avrupa hukuku da buna müsaade ediyor. İspanya'daki benzer yargı süreçleri gibi emsal teşkil edecek örnekler de var.
Usulün ötesinde söz konusu davanın içeriğiyle ilgili de aklı başında kimsenin bir şüphesi yok. HDP, PKK'nın siyasi uzantısı.
Yani yıllardır faaliyet gösteren HDP ile ilgili ortada yeni bir durum yok.
Basında yer alan son anketlere göre (Optimar) halkın yüzde 66'sı da HDP'nin kapatılmasını istiyor.
Bu kamuoyu araştırmasından, halkın geriye kalanının HDP'nin kapatılmasına karşı olduğu sonucu çıkmasın.
Zira HDP'nin ipini Kandil'in tuttuğunu bilen pek çok kişi, kapatma davasına PKK'ya can suyu vereceği ihtimaliyle şüpheye yaklaşıyor.
Geçen hafta HDP'nin tulum çıkardığı Güneydoğu illerine yaptığım seyahatte bu kaygıyı açıkça hissettim.
Kiminle konuşsam, "hendek eylemlerinin" bitirilmesinin ardından devletin bölgede güvenliği sağlamasıyla nefes aldıklarını söyledikten sonra sözü kapatma tartışmalarına getiriyordu:
"PKK çevresi son birkaç yıldır dağıldı, etkinliğini yitirdi. Artık gündelik hayatı terörize edemiyorlar. Ancak kapatılma tartışmaları şimdiden PKK tabanını kenetledi."
HDP kapatılsa, birkaçı hariç kimsenin bilmediği isimlere siyaset yasağı gelse bile, Kandil'in yeni piyonlar belirleyip yoluna CHP'de devam etmesi de olasılık dahilinde...
Seçmenlerini böyle bir güzergâhta mobilize edebilecek kabiliyete sahip olduklarını, yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde gösterdiler.
Bunlar Anayasa Mahkemesi'nin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın kapatma talebini yerinde bulmasıyla gündeme gelebilecek senaryolar...
Bir de Mahkeme'nin HDP'nin kapatılması talebini reddetme olasılığı var tabii. Hazine yardımının kesilmesi gibi bir karar da verebilirler.
Bu durumda da HDP'yi terörle ilişkilendiren söylemler hukuki zeminini kaybedecek, iddialar siyasi ithamdan ibaret sayılacak. Bir anlamda, CHP ve İYİ Parti ile ittifak kuran HDP'yi meşrulaştıracak.
Keşke demokrasi, yasalara, anayasalara ve halkın taleplerine uyulunca otomatikman gerçekleşen bir tepkime olsa.
Ama gerçek hayat, kimya formülleri gibi işlemiyor.
Hele ki kimin, neyi, niçin istediğine benim diyen siyaset yorumcularının bile net cevap veremediği, herkesin yüzünde maskeyle gezdiği bu netameli günlerde...
***
PARMAK ARASI TERLİĞE BEN DE ALIŞAMADIM AMA...
Televizyonda yayımlanan skeçteki karakterlerden birinin hem imam kostümü giymesi hem de küpeli ve parmak arası terlikli olması imamların tepkisini çekmiş.
"Bu hadsizliktir, saygısızlık ve edepsizliktir, protesto ediyoruz" diyorlar. Başta Sayın RTÜK Başkanı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşları gereğini yapmaya davet ediyorlar.
Türk Diyanet Vakfı Sendikası'ndan gelen tepkiler üzerine Güldür Güldür ekibinin skecini izledim. Tepkilere neden olan karakter, oyunun içinde imam taklidi yapıyor. Yani gerçek bile değil çakma imam. Kılık değiştirirken de küpesi ve parmak arası terliklerini çıkarmayı akıl edemiyor. Zaten oyun içinde de bu absürtlük vurgulanıyor.
Metinde bir hakaret, aşağılama falan da yok.
Dolayısıyla imamlarımızın bu denli sert bir açıklama yapmalarını, neye sinirlendiklerini anlamadım.
Ha imamlarımız parmak arası terliğe takıldılarsa, bir şey diyemeyeceğim. Zira ben de pek hazzetmiyorum.
Ama aramızda kalsın, geçen yaz ayağımdaki terlik yırtılınca girdiğim bir mağazada başka alternatif bulamayınca mecburiyetten parmak arası denemek zorunda kaldım.
İpliler dışında çok rahat modelleri var, şimdi ayağımdan çıkarmıyorum.
***
BU BİR BİSİKLETE BİNEN AVRUPALI SİYASİ HABERİDİR
Dün yine medyamızda "bisiklet kullanan Avrupalı siyasi" haberi vardı. Bu kez de Hollanda Başbakanı Mark Rutte oy kullanmaya bisikletle giderken görüntülenmiş.
Ne şirin, ne ekolojik, ne çevre dostu bir siyasi daha...
Seçimleri kazanan Rutte, iki gün önce Amsterdam sokaklarında vatandaşların üzerine salınan polis köpekleriyle de bir poz verir artık.