Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Korku koronaya iyi mi geliyor?

Tüm dünyada eylül, ekim gibi izolasyon tedbirlerine geri dönülmesine yönelik baskı artıyor. Bu talebin gerekçesiyse, kuzey yarım kürede sonbaharda havaların soğumasıyla birlikte vaka sayısının artacağına dair tahminler.
"Aşı bulduk" açıklamaları havada uçuşsa da daha henüz Covid-19 hakkında doğru düzgün bir bilgiye sahip değiliz. Dolayısıyla bu tahminler tutar mı tutmaz mı bilemiyorum. Ancak hekimlerin virüsün bağışıklık sistemi zayıf kişileri etkilediğine dair kanaatlerini dikkate alırsak sonbahar ve kış aylarında vakalarda artış olması muhtemel.
Peki, Türkiye'de ne kadarlık bir artış tahmin ediliyor?
Yaz dönemindeki korona tablolarına bakıp "salgın Türkiye'de kontrolden çıktı" diyenlere bakarsak vaka sayısı 2000'e, 3000'e çıkabilirmiş.
Olabilir. Eğer test sayısını bu hızla arttırmaya devam edersek vaka sayısı daha fazla da çıkabilir.
Örneğin koronanın pik yaptığı ve izolasyon tedbirlerinin en sıkı olduğu dönemle görece özgür olduğumuz bugünü kıyaslayalım:
11 Nisan test sayısı 33.170. Vaka sayısı 5138, ölüm ise 95.
27 Ağustos test sayısı 106.111. Vaka sayısı 1491, vefat 26.
Virüsün bulaşıcılığının yani test/vaka oranının giderek düştüğü açıkça görülüyor değil mi? Bugün 1.4 olarak açıklanan test vaka oranı 27 Mart'ta yüzde 27'leri görmüştü.
İkincisi, bugün bile vaka sayılarının arttığı ülkelerden gelen veriler de ölüm oranının ilk günlere göre ciddi olarak düştüğünü gösteriyor.
Virüsün bugüne kadar istatistiklerin yansıttığından daha fazla kişiye bulaşmış olacağı ihtimalini de göz önünde bulundurursak sanırım sürü bağışıklığının işlemeye başladığını söyleyebiliriz.

***


Evet, bunlar benim hepimizin önünde olan tablolara dair iyimser okumalarım.
Korona dışında bizleri bekleyen başka hastalıklar da var... Her şey olabilir elbette. Hiçbirimizin garantisi yok...
Ama önümüzdeki baharın gerçekten son baharımız olabileceğini, onun da en kötüsü olacağını iddia eden kurullardan, gazetecilerden daha somut, bilimsel gerekçeler beklemek de hakkım olsa gerek.
Kaldı ki halen net bir cevap alamadığımız sorularımızın yanına her gün şüphelerimizi besleyen yenileri ekleniyor.
Mesela geçenlerde Çin'de yapılan bir araştırma insanların yüzde 80'inin yeni tip koronavirüse evlerindeyken yakalandığını ortaya koydu. Bu yöndeki araştırmalar bizlere haliyle sokağa çıkma yasağı gibi izolasyon tedbirlerinin yararını ve zararını düşündürüyor.
Direkt sorayım. Sonbaharda yine evlerimize kapatılmamızı tavsiye edecek misiniz?

***


Bunları sadece, sabah akşam ekranlardan "öleceksiniz" korkusu pompalanıp zorla hasta edilen yaşlılara birazcık umut vermek için anlatmıyorum... Ya da "ömür boyu maskeyle yaşamaya alışın" diye ürkütülen el kadar çocukları rahatlatmak için...
Derdim koronayla mücadelenin, anti tezlerin akademi ve medya tarafından bilimsel değil denilerek aforoz edildiği bir suskunluk sarmalına mahkûm edilmesi.
Böyle bir engizisyondan çözüm çıkar mı?
Ha, yaz günü sokakta yürürken, mikrop yuvasına dönmüş maskesini azıcık burnunun altına indirdi diye pandeminin sorumlusu ilan edilen "sağlık teröristlerine"* azıcık korku iyi gelir diyenlerdenseniz, pekâlâ!
Ne denir ki?
*Bkz. F.Altaylı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA